Patronsuz Medya

İç evreni aydınlık beyfendi

Necdet Şen - 13 Mart 2001  


Bugün, dilimiz döndüğünce kendi halkını kara kafalı müstemleke yerlisi gibi gören ve onlara fikirlerden üniformalar giydirmeyi misyon edinmiş ve de tanık oldukları her farklı düşüncede yozluk ve ihanet gören fikir zorbalarına değineceğiz.

(Bu fikir zorbaları tabii ki burada değil, Belucistan'da yaşamaktadır. Ve çizgi roman dediğin, bir çeşit gündüz rüyasıdır, buranın gerçekleriyle ilgilenmez.)

Bu çizgi roman sayfaları dört beş yıl önce (1996'da) Hürriyet'te yayınlandığında epey patırtı kopmuş ve mevzuyu nedense üzerine alınan bazı seçkin zevat, kendi ruhunun renklerini yansıtan zehir zemberek sıfatlar ve her babayiğidin anlayamayacağı derinlikte felsefî tahlillerle tartışmanın düzeyini yukarılara taşımış, bununla da yetinmeyip, bendenizi işten attırmak için ekmeğimi kazandığım gazetenin patronuna alenen telkinde bulunma olgunluğunu bile göstermişti.

Solculuk ve demokratlık da zaten bunu gerektirirdi; kendi patronuna asla yan baktırmayacaksın ve farklı fikirde olanları da öteki taraftaki patrona fitleyip işten kovduracaksın, ki aç kalsın kerata! Fikir adamı dediğin, patron hazretlerinin parmağıyla gösterdiğine söver, patronunun ne kadar harika keman çaldığını herkesten önce keşfedip, alkışlarıyla onu motive eder. Bununla da yetinmez, babasından miras kalmış gazetede uzun yıllardan beri yazı yazmayı bırakmış patronundan "değerli başyazarımız 40 yıl önce ne kadar isabetli teşhisler yapmış, bakınız" diye sık sık alıntılar yaparak vefa örneği gösterir.

Böyle yapmayana zaten fikir adamı denemez; dense dense "zırtapoz, zibidi, zerzevat, alçak, takkesiz liboş, tosuncuk, yobaz" falan denir. (Bu kelimelerin derin anlamları için, bakınız Derin Felsefe Sözlüğü, Cilt 3, Bap 8, Paragraf 12).

Ne var ki, onların bu tür incelikli manevralarla hayata geçirmeyi başaramadığı ince olay (yani benim oralardan defolup gitmem) Tanrı'nın bir mucizesi midir bilmem, patron cenahından değil de, bizatıhî bendeniz "iç evreni karanlık zibidi"den gelmiş ve sokaktaki hayatın cazibesine kapıldığımdan mı, yoksa nasırım kapıya sıkıştığından mı, ne olduysa basıp gitmiştim o nezih, ışıl ışıl camiadan.

İşte o gün bu gündür necip Türk medyası iç evreni aydınlık, işlek zekâlı, sempatik, nezih üslubu ile hepimizin derin takdirini kazanmış olan, millet maaşını alamazken, elinde bulundurduğu imza yetkisiyle ikide bir kendine avans yazıp muhasebeden gizli gizli para tırtıklamayan, merhum patronuna asla yalakalık yapmamış olan ve de "aydınlanmanın darbecisi", sevgili peygamberimiz, sineklerin tanrısı üstadımız efendimiz hesabına tetikçiliğe hiç soyunmayan, gözden düşünce de kendisine rütbeler bahşetmiş velinimetinin kuyusunu kazmak için kulisler yapmayan, dümenler çevirmeyen satılmamış kalemlerin elindedir.

Böyle kaliteli muharrir ve ediplerimiz olduğu müddetçe bizim sırtımız yere gelir mi?

Asla! Gelmeez!

Hadi şuna da bir göz at →

diYorum

 

Necdet Şen neler yazdı?

92
Derkenar'da     Google'da   ARA