Patronsuz Medya

Yazar ve Patron

Necdet Şen - 15 Temmuz 2008  


Gazete dediğimiz şeyi temel bileşenlerine indirgemek mümkün olsaydı, kısaca "kültürel bir marka" diyebilirdim.

O markanın içini dolduranların kimler olduğu ise malûm: Gazetede çalışan fikir işçileri.

Çalıştığı yayın organının yöneticisinden ya da sahibinden "patronum" diye söz eden yazarlara hiç değer vermem. Kalemini kiraya vermiş bir taşeron gibi görürüm onları.

Tamam, fikir emekçisi gazetelerde, üniversitelerde falan çalışarak kazanır ekmeğini. Ürettiği şey akıl fikir olsa da nihayetinde ücretli bir ecirdir.

Ama yine de onun patronu olamaz.

Olmaması gerekir.

Yok eğer varsa da o patron 'sağduyu'dur.

Gerçek bir düşünce emekçisi, öncelikle sağduyusuna hesap verir. Onu kaybetmemeye diri tutmaya çalışır.

Düşünen ve düşündüklerini açıklayan kişinin her türlü aidiyet duygusuna ve çıkar ilişkisine karşı titiz bir mesafede durmak gibi bir ödevi vardır zaten. Bu ödev savsaklanamaz.

Ayın ortasını zor getiren yoksul kalabalıklarla alay eder gibi ballandıra ballandıra lüks otellerde orda burada nasıl para harcadığını, zengin sofralarında yaladığı kemiklerin nefasetini anlatan yazarlara ibretle bakıyor ve kendime "sen sakın bunlar gibi olma" diyorum.

Hele patronunun iş ilişkileri nam-ı hesabına kelle avcılığı yapanlar için buraya yazılabilecek kibar bir cümle bulamıyorum.

Ne yazık ki ortalama okur en çok bu tarz kelle avcılarını beğeniyor.

Ve galiba patronsuz bir yazar olabilmenin yolu bu çelişkiye direnmek ve kuytulardan cilvelenen şeytana yüz vermemekten geçiyor.

diYorum

 

Necdet Şen neler yazdı?

80
Derkenar'da     Google'da   ARA