Patronsuz Medya

Ölmedi, hastaneden alıp yine infaz ettik"

En çok cinayet komutan Kırca döneminde oldu. Cem Ersever zamanında da oldu ama o kadar değil. Meselâ onlardan sonraki komutan Ali Yıldız politik davranıyordu. İtirafçıların yanında şu kişiyi alın demiyordu. Normal istihbarat faaliyeti yapıyormuş gibi davranıyordu. Ama kendi emrindeki Zahit Engin'in başında olduğu Diyarbakır JİTEM timi durmadan JİTEM'e adam alıp, sorgulayıp öldürüyordu. Biz bunlara gözümüzle kulağımızla da şahit oluyorduk. Adamlar hücrelerde haykırıyordu. O insanlar da sonradan yok oluyordu. Binanın arkasında bir çöp bidonu vardı. Şehmuz Çavuş'u ya da timden başka birini orada insanların özel eşyalarını, elbise, ayakkabılarını yakarken görüyorduk.

* Abdülkadir AyganNeşe Düzel (Taraf)

Hem yara hem de bıçak olmak

AKP hep iktidar olacaktır. Hep iktidar kalacaktır. Biz de çoluğumuzun çocuğumuz hatırına, bir demokrasi dilencisi gibi AKP'den demokrasi dileniriz. Artık gönüllerinden, hesaplarından, ihtiyaçlarından ne koparsa, ne düşerse… Bu şık durmayabilir, seksi bir muhalefet olmayabilir, ama, Allah insanı muhtaç etmesin.

Ergenekon'dan çıkıyoruz çıkmasına da, bize yol gösteren bir kurt mudur, kuzu mudur, asker midir, yoksa bu seferlik olsun insan mıdır, insanlık mıdır? Maalesef bu tamamıyla bize kalmış. Bunun tamamıyla bize kalmış olması da, AKP'nin suçu değil.

AKP hem iktidar hem de muhalefet olamaz. Ama CHP, asker bile geri çekilmişken, büyük başarıyla hem yara hem de bıçak olmaya devam ediyor.

* Gökhan Özgün (Taraf)

Barnabas İncili -Viktoria'nın ihtiharı - vurulan gazeteci

Barıştepe Köyü Moriyakup Kilisesi Rahibi Edip Gabriyel Savcı'nın kaçırılmasını hatırlıyor musunuz? Bu Rahip, çevrede çok sevilen sayılan bir kişi… Kaçırıldıktan bir süre sonra serbest bırakılıyor.

Ancak, Barnabas İncili'ni çeviren Prof. Hamza Hocagil'le bir ilişkisi var mı? Onunla görüşmüş mü? Çünkü Süryani alfabesini çok iyi biliyor Rahip Efendi. Belki Aramice'yi de… Acaba kaçırılmasıyla bu işlerin bir ilgisi var mı? Rahip Efendi hiç girmiyor bu konulara!

Tabi İncil'in serüveni, Hamzagil'in anlattıkları ve Özel Harp Daire'sine rahmetli Turgut Özal'ca gönderilmiş olması, Kıbrıs'ta talan edilen mezar, ölen Kardinal Maro, öldürülen Gazeteci Kutlu Adalı, Ergenekon bulaşıklığı falan derken… Bu kez de Profesör Dr Hamza Hocagil'e ulaşılamamakta! Bostancı'da bir adresi var… Ama Sayın Savcı burada bulamıyor… Kaybolmuş…ya da bulunamıyor… Ya da yurtdışında… Ya da?

* Aziz Üstel (Star)

Yağcılarda inecek var!

Ahmet Çalık tanıdığım en demokrat, en iyi niyetli adamlardan biri… Başarılı bir işadamı ve de fevkalade hoş sohbet bir insan… İşi gereği durmadan dünyayı dolaştığı için vizyonu da geniş… Onunla birkaç kez uzun uzun konuştum.

Anlattıklarını hem de nasıl ilgiyle dinlediğim bir gün Yahu patron, haftada bir en azından yazsana… Bu bana anlattıklarını okur öyle merakla okur ki dedim. Güldü… Gazeteye gelmekten korkuyor… Baskı yapıyor izlenimi verirmiş.

Bunlar, kafanızda yarattığınız Ahmet Çalık imajına ne kadar aykırı düşüyor değil mi?

Ona Lütfen çok sık gelin diyen benim. Gelmeli aramıza girmeli ki, herkes benim kadar tanısın ve kafasında yarattığı vehimlerle gazetecilik yapmasın…

* Hıncal Uluç (Sabah)

Çalış, senin de olur

Makine Kimya Endüstrisi'nde (MKE) çalışma hayatına atılan Mustafa Özbek, 1971 yılına kadar sıradan bir işçi olarak hayatını sürdürdü. 1971'de sendikacılık hayatına atıldı ve 4 yılda Türk Metal Sendikası'nın genel başkanlık kotluna oturdu. Tam 34 yıldır da bu koltuğu kimseye bırakmıyor.

* Çankaya'da 2 apartman
* Kuşadası'nda villa
* Ankara'da 12 dönümlük arazi üzerinde havuzlu villa
* Ankara Çubuk yolunda Metal Kooperatifi'nde bulunan dubleks villa
* Ankara Keçiören'de 2 daire
* Ankara Bahçelievler'de 2 daire
* Ankara Bilkent'te villa
* Ankara ODTÜ Kooperatifi'nde hisse
* Ankara Gazi Üniversitesi Kooperatifi'nde dubleks villa
* Bursa'da ultla lüks bir daire
* Kırıkkale'de 5 katlı, 10 daireli apartman, (Burada, Orman İşletme Müdürlüğü kiracı olarak oturuyor)
* İzmir'de kooperatif hissesi
* Kırıkkale'de 40 dönüm arazi
* Ankara OSTİM'de tüp gaz dolum tesisi
* Kendisine ait bir jeep, eşi ve çocuklarına ait 4 otomobil
* Ankara Beysukent'te 4 katlı villa
* Ankara Beysukent'te villa
* Ankara Çayyolu'nda kooperatif hissesi
* Çubuk'ta havuzlu çiftlik

Özbek'in Kıbrıs'taki mallarının haddi hesabı yok.

* Kıbrıs-Girne Çatalköy'de 15 dönüm arazi üzerinde 2 villa
* Kıbrıs-Girne Karaoğlu Mahallesi'nde daire
* Kıbrıs Ozanköy'de 15 dönüm arazi
* Yukarı Girne'de 1 daire
* Küçükkaymaklı'da 1 daire
* Kızılbaş Organize Sanayi'de Tekstil fabrikası
* Kıbrıs'ın en lüks semtinde 15 daire
* Tarla, arsa, bahçeli bir ev ve değerli ağaçlar vb.

* (Zaman)

Dört ülke kaybettim hükümsüzdür

4 eylül dolayında Mustafa Kemal Paşa Filistin'de görevinin başına geçer. Resmen sadece 7. Ordu kumandanı olduğu halde, Cevat Paşa (Çobanlı) kumandasındaki 8. Ordu ve Cemal Paşa (Mersinli) kumandasındaki 4. Ordu da gerçekte onun direktifine tabidir. 7. Ordu kurmay başkanı olan von Falkenhausen, Mustafa Kemal'in görevi devralmasından hemen sonra onunla görüş ayrılığına düşerek istifa eder. Ordular Grubu kumandanı olan General Liman von Sanders kısa zamanda etkisiz hale gelir ve Şam yenilgisinden sonra görevi bırakır. Onun yerine, Mustafa Kemal Paşa artık fiilen yok olmuş olan Ordular Grubu kumandanlığına getirilir.

Bu olaylardan çıkarılacak en basit sonuç, Mustafa Kemal Paşa'nın tarihte eşi görülmemiş ve hiç yenilmemiş bir kumandan olduğuna ilişkin yaygın görüşün sorgulanması olabilir. Mustafa Kemal'in bizzat kumanda ettiği 7. Ordu 19 Eylül Mecidde Muharebesi'nde darmadağın olmuş, daha sonra Deraa'da, Şam'da, Hama'da ve Halep'te oluşturmaya çalıştığı savunma hatları da yarılmıştır.

* Sevan Nişanyan (Taraf)

Barnabas İncili ve illa da Veli Küçük Paşa!

'Ben Kıbrıslı Barnabius. Tespihe lâyık alemlerin rabbinden bir bütün olarak, Ruhu'l Kudüs'le Meşaha'ya vahyolunan tıpkı İsa'dan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum!'

Hocagil, Bu Kitap Barnabas İncili diyor!

Yani 2000 yıldır kaybolan Hz. İsa'nın katibi, Aziz Barnabas yazmış.

Hocagil, İncil'le ilgili şunları söylüyor: Lût kavmiyle ilgili bazı uyarıcı bilgiler vardı. Ancak bir ayet dikkatimi çekti: Bir Peygamber gelecek, ona tabi olanlar, dolgun başaklar (!) gibi büyüyüp gelişecek!'

Buraya kadar her şey iyi…

Hocagil, tam İncil'in tümünü çeviriye başlayacakken, Jandarma gelip el koyuyor kitaba. Tam iki yıl kilit altında kalıyor. Sonra Genelkurmay Özel Harp Dairesi gelip alıyor İncil'i Jandarma'dan.

* Aziz Üstel (Star)

Encümen-i Daniş, Ergenekon'un üst kurulu mu?

Bugünkü Encümen-i Daniş toplantılarında kimler var?

Üst düzeyde görev yapmış, devlet tecrübesi olan emekli insanlar var. Başkanımız, eski Meclis Başkanı Necmettin Karaduman'dı. Ondan sonra Prof. Dr. Sefa Reisoğlu başkan oldu. Bülend Ulusu var, ben varım, Sayın Kıvrıkoğlu var, Mustafa Aysan var, İlter Türkmen var. Necdet Üruğ var. Özden Sanberk, Köksal Sönmez gibi isimler var. Bu gibi devlet tecrübesi olan, üst düzey görevler yapmış isimler var. Biz bir araya gelip ülke meseleleri üzerine sohbet ediyoruz.

Sonra başkan olarak Sayın Reisoğlu bunları kaleme alıyor ve Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a gönderiyor. Meselâ Sayın Ahmet Necdet Sezer, bunları çok faydalı bulurdu. Yararlandığını söylerdi. Göndermemizi isterdi.

* (Zaman)

Emekli öğretmenin maaşını 18 yıl boyunca profesör çekmiş

Bursa'da yaşayan emekli öğretmen Naciye Kantarcıoğlu'nun hikâyesi, bu kadar da olmaz'dedirtecek cinsten. Yaşlı öğretmenin içler acısı durumu, karnını doyurmak için çaldığı ekmekle ortaya çıktı.

Konunun Milli Eğitim'e intikal etmesi üzerine öğretmenin, emeklilik işlemlerinin yıllar önce profesör arkadaşı Prof. Dr. Gültekin Rodoplu tarafından yapıldığı ve 18 yıldır maaşının çekildiği belirlendi. Maaşı aldığını inkâr etmeyen Rodoplu, O dönemde emekliliği kabul etmediği için sağlık raporu ile işlemlerini yaptırdık. Ben de savcılık kanalıyla vasisi oldum. İkramiyesini de rahmetli annesine verdik. iddiasında bulundu.

* (Zaman)

Tuncay Güney adlı şarlatan

Başyazar sinirlenmiş…

Öyle ki, soytarı sıfatını bile çok görüyor… Soytarı sıfatı ancak ona iltifat için kullanılabilir'miş…

Başyazar, işbu soytarı', şarlatan ve yavşak Tuncay Güney'in iddialarını çürütüyor.

Diyor ki, Cem Ersever'i Veli Küçük öldürttü ise, konu şimdi mi ele alınır? (…) Bu yaratık, bir ülkeyi karıştıracak kadar önemli şeyler biliyor idiyse ve bunları taa 2001 yılında üstelik polis tarafından alınan ifadesinde söylediyse, işleme koymak için sekiz sene niçin beklendi?'

Doğru…

Sekiz sene niçin beklendi?

Başyazar, suçu mevcut iktidara atıyor, bekleme limitinin topu topu dört yılını kullanmış Erdoğan'a yağdırıyor ama, asıl yağdırması gerekenleri atlıyor.

Diyelim ki Erdoğan dört yıl bekledi ve MİT'den gelen dosyayı sonunda yargıya intikal ettirdi.

Peki, diğer bekleyenlere bir çift sözü yok mu başyazarın?

Bülent Ecevit neyi beklemiş?

Koalisyon ortakları (Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli) neyi beklemiş?

İşbu şarlatanın ifadesini alan Emniyet yetkilileri neyi beklemiş?

Cumhuriyet savcıları neyi beklemiş?

Medyamız neyi beklemiş?

Karargâh çıktılarına itibar ederek Alçakları tanıyalım şeklinde yazılar yazan, meslektaşlarını suç örgütlerinin önüne atmaktan sabık başyazarlar neyi beklemiş?

Başyazar bu soruların cevabını merak etmiyor.

* Ahmet Kekeç (Star)

'Temiz bir dövüş olsun'

Usûl dediğimiz şey, hukukta zanlının menfaatlerini korur; usûlden bu derece bahsolunduğuna göre zanlıların, bize kimse dokunamaz hâletinden, ya haklılığımı isbat edemezsem tavrına rücû ettikleri anlaşılıyor. Daha düne kadar en mûteber, en güçlü kişi ve çevrelerin usûl hukukunun varlığını hatırlıyor olması güzeldir ve Türk hukuk sisteminde usûl kavramının âbideleşmesine hizmet edecektir. Televizyon programlarında bile artık soruşturma ile kovuşturma arasındaki farklar, susma hakkının avantajları, usûle uygun olmayan tarzda toplanmış deliller gibi hukuk incelikleri tartışılıyorsa, hukuk devletine bir adım daha yaklaşıyoruz demektir ki bu vesile ile hukuktan hiç anlamayanlarımızın bile usûl hukuku ve hukuk usûlü hakkında bilgi sahibi olmasını da güzel buluyorum.

* Ahmet Turan Alkan (Zaman)

JİTEM İnfazları ve cesetlerin atıldığı kuyular

JİTEM Diyarbakır Grup Komutanı Binbaşı Abdulkerim Kırca'nın üç kişiyi infaz ettiğini gözlerimle gördüm. Bu kişiler Sağlık- Sen Diyarbakır Şubesi'nden Necati Aydın, Mehmet Ay ve Ramazan Keskin'di. Bu kişiler mahkemece serbest bıraktığı için Kırca infaz etti. Sonra Silvan yolunda Kağıtlı Karakolu'nu geçince gündüz gözüyle bunlar dizüstü çöktürüldü. Kırca, yakın mesafeden kafalarına sıktı. Daha sonra bunları toprağa gömdük.

Abdulkadir Çelikbilek kaçakçılık yaparak PKK'ya finans desteği veriyor suçlamasıyla Diyarbakır Postanesi civarında ben, Kemal Emlük, Apo kod adlı uzman çavuş Abdulkadir Uğur, Şehmuz kod adlı Uzman Çavuş Uğur Yüksel onu alarak Toros arabaya bindirdik. JİTEM'e götürdük. Buradaki sorgusunda üzerinden hiç para çıkmadı, yoksul bir adamdı. Ama bir defa almıştık. JİTEM alınca sağ bırakmaz. Şehmuz Uzman Çavuş, onu boğarak öldürdü. Beyaz station arabasının arka kısmına Çelikbilek'in cesedi atıldı.

* (Zaman)

 

49
Derkenar'da     Google'da   ARA