Patronsuz Medya

Soru İşaretleri

Poyraz - 10 Ağustos 2001  


Bu zamanlarda, yani bu hayat zarfında aklımın almadığı aslında mantığımın ve bilincimin kabul etmediği binlerce nüans var. Hepsini yazamayacağım için bir kaçına değinmek istiyorum…

Toplum dışı bir insandan "İnsan İlişkileri" ders talebidir bu sorular… Para kazanmak zorunluluğu nedeniyle "toplum" un arasına karışmak eyleminden doğmuştur.

1) Neden herkes, her zaman dertlerini, sorunlarını, görüşlerini, hissettiklerini hararetle anlatırken; karşı taraf bu faaliyeti gerçekleştirmek istediğinde hiç dinleyici bulunmaz? "İyi dinleyici" diye kendini nitelendirenler neden rol yapmayı dahi bilmezler?

2) Kişiler neden kendinin daha üstün olduğunu, daha iyi olduğunu, her konuda "daha iyi" sıfatını hak ettiklerini düşünerek saçma bir savaşıma girerler?

3) Maddi veya manevi olarak insanlar birbirlerini sömürme hakları olduğuna nasıl inanmışlardır? Buna kimler inandırmıştır insanları?

4) Mevki, marka, görüntü insanlar için ne zamandan beri "önem" kıstası olmaya başlamıştır? Şişman bir insanın kendini ezik hissetmesi kişinin sorunu mudur yoksa kişiye diğer insan grupları tarafından böyle bir eziklik misyonunun yüklenmesinden midir sorun? Nedir

Zayıfım diye kendime güvenmeliyim sonucu mu çıkarılmalı bu noktadan?

5) "Alıp başını giden, yolunu dağ, patika yapan insan" kafasını da yanında götürdükten sonra gitmiş olduğu yer neyi değiştirecektir?

6) "Sahiplenme" kavramının tarihini bilen var mı? Ben bilmiyorum. İnsan materyal midir ki sahiplenebilen olsun?

7) "Sorumluluklar" kanununu kim belirlemiştir? Maddi sorumluluklar değil bahsettiğim. Daha yoğun daha katı bir şey. Âdet, gelenek, görenek, "ayıp", "ağır ol" gibi kavramların özdeşleştiği sorumluluklar. Sanırım bugün Forum'un bir köşesinde bayanların sokakta sigara içmelerini eleştiren bir nokta görmüştüm.

Sorarım; bayanlar niye sokakta sigara içemez? Çünkü "ayıp". Kim ayıp olduğuna karar verdi?

8) Sokaklarımızda hemen hemen aynı gelir grubuna ait insanların birbirlerinin aynı olarak dolaşmasının nedeni nedir? Niye özgün olamıyor kimse? Herkesin dış görünüşü kendine ama görünüş kişinin bir yansımasıysa ve herkes birbirinin aynıysa, herkesin kişilikleri de aynı mıdır? Hayır. O zaman sorun kişilerin "kendi" olamamalarında mıdır? "Kendi" olamamalarına toplum genel kanunu mu engeldir? Yaratıcılıkla eşdeğer gördüğüm özgünlük halini kaybedişimiz ne zamana rast gelir?

9) Bir parça zamanınızı ayırıp şöyle bir yolda yürüyen insanları seyrettiniz mi? Ben küçüklüğümden beri seyrederim. Ve "toplum" fertlerimizin artık yaşamamaya başladığını görüyorum. Herkesin kafası önüne eğik, herkes para peşinde, hırs ve ego kölesi onlarca insan görüyorum. Hani "sırtı bükülmüş" derler, gerçekten sırtı bükülmüş insanlarımızın. Ne zaman "görmemeye", "bakmamaya" başladık? Ne zaman insanlar birbirlerine, insanlar hayvanlar, insanlar çevreye bu kadar duyarsız olmaya başladı? Bindiğimiz dalı kestiğimizi birilerinin bize bağıra, çağıra söylemesi mi gerekiyor?

10) Güneşin doğuşunu en son ne zaman seyrettiniz? İstiklal'de yürürken ne zaman başınızı kaldırıp o binalara baktınız? O binalardaki mermer işçiliğine en son ne zaman hayran oldunuz? En son ne zaman bir ressamın eserini gözleriniz kamaşırken seyretmeye çalıştınız? En son ne zaman bir sokak çocuğuna yardım ettiniz? En son ne zaman bir sokak itini doyurdunuz? En son ne zaman sandıktan çıkan bir dantelde ne kadar emek olduğunu düşündünüz? En son ne zaman annenizin yüzündeki çizgilere baktınız? En son ne zaman kendi gözlerinizin içine taa derinine kadar baktınız?

Bu böyle devam eder gider… Topluma alışamamış, panzehirini de bulamamış bir insandan bol bol sevgilerle…

Yorumlar

Afferin Poyraz oğlum (yoksa "kızım" mı demeliydim?), sevdim bu delikanlıyı (yahut hanım kızı), afferin ciddi çocuk, beğendim seni. Ama bak, sakın sokakta sigara içme. Kapalı yerlerde hiç içme. Sigara sağlığa zararlıdır.

Sen düzgün çocuksun.

Öhöm… Muhterem Müstecep hamfendi, bu mesajım da size:

Hakkıaliniz var efendim, bendeniz, dördüncü derecenin en üst kademesinden emekli olup, allaha bin şükür, nâmerde muhtaç olmadan geçinmekteyim. Eh, Amarika'daki mühendis oğlumla zengin yerden izdivaç yapmış olan muhterem kızım da eksik olmasınlar, dini bayramlarda üç beş kuruş sıkıştırıyorlar babacağızlarının avucuna.

Fakat, bendeniz, ondört yıldan beri bekâr olmakla beraber, başucumdaki komodinin üzerinde (dişlerimin durduğu bardağın hemen yanıbaşında yani) rahmetli zevcem Hayrünnisa hamfendinin fotografı olmak üzere uykuya dalmaktayım.

Şimdi anlayış buyurunuz, ben o resmi nasıl kaldırırım oradan? Biz, rahmetli ile ikimiz, tam 45 sene 10 ay 21 gün aynı yastıkta…

Onu nasıl gömerim, nasıl siler atarım hayatımdan? Bu vesileyle, mumyalattım, yanıbaşımda uyuyor (deeermişiiim!)…

Yani kısacası, dünya ahiret kızkardeşim olunuz.

Filhakika, arada bir Bostancı'daki kargalı çay bahçesinde buluşup ıhlamur içmemizde beis yoktur sanırım. Hanki semtte oturuyorsunuz? Ben pek Bostancı dışına çıkmam da…

Münevver Bey - 10 Ağustos 2001

diYorum

 

48
Derkenar'da     Google'da   ARA