Patronsuz Medya

Devr-i Daim Makinası

Pertev Dural - 16 Şubat 2013  


Sanayi devrimi, Buhar makinasının icadıyla başlar, ilk buhar makinesi İngiltere'de Thomas Savy tarafından 1698 de patenti alınan bir buharlı su pompasıydı, maden ocaklarında biriken yeraltı sularının tahliye edilmesinde kullanılıyordu. 1712 de Newcomen tipi buhar makinesi yapıldı. Bunu 1769 da James Watt'ın geliştirdiği buhar makinesi izledi.

Sanayi devrimi böylece başlarken, 7 yıl sonra 1776'da Amerikan devrimi, hemen arkasından 1789 Fransız devrimi patlak verir. Böylece tarihte üç büyük devrim peşpeşe gelir. Dünya hızla değişmektedir.

Robert Fulton 1807'de ilk buharlı gemiyi yapar…

1819: Buharlı gemi (Savannah)

1825: George Stephenson ilk buharlı lokomotifi (Rocket) yapar.

Basit bir makinanın insanlık tarihinde devrimlere yol açması hayret vericidir ve her bilimsel devrim sosyal devrimlere yol açar. Kapitalizm de sanayi devriminin bir ürünüdür.

Sanayi devriminden 250 yıl kadar sonra sibernetik devrim başlar. Bu sefer devrimi başlatan makine, bilgisayardır.

İlk bilgisayarlar 2. Dünya Savaşı yıllarında Almanlar, İngilizler ve Amerikalılar tarafından geliştirildi. Amaç, karşı tarafın askeri şifrelerinin hızla çözülmesiydi. 1940'lı yıllarda başlayan araştırmalar sonuç verdi ve bilgisayarlar dünyayı hızla değiştirdi.
Ve öyle görünüyor ki bu günlerde yeni bir bilimsel-teknolojik devrimin eşiğindeyiz.

Normal fiziğin asla kabul etmediği bir şey vardır: Devr-i daim makinası, perpetuum mobile, beleş enerji üreteci, erke dönergeci, vb…

Prof. Ayhan Songar şöyle yazdı:

"Asırlarca insanların zihinlerini devri daim makinaları kurcaladı durdu, galiba o günlerden geriye sadece Johan Strauss'un 'Perpetuum Mobile 'adlı valsi ile bazı akıl hastalarının hezeyanları kaldı." (Enerji ve Hayat, s. 9)

Fizik, termodinamik kitaplarına göre enerji yoktan var edilemez. Bilinen fizik yasaları, termodinamik yasaları gereği devr-i daim makinası yapmak mümkün değildir, imkânsızdır. Bununla uğraşanlar ya sahtekâr ya da kafadan çatlaktırlar. Ama ne hikmetse tarih boyunca birileri hep bu hayalin peşinden koştu, ömrünü, zamanını ve servetini bu yolda harcadı. Birileri hiç bir enerji kaynağından beslenmeden çalışacak, sürekli iş (mekanik enerji) üretecek bir makine yapmak gibi çılgınca bir hayalin peşine düşüp bu uğurda yıllarını verdiler. Ve her seferinde fizik kanunlarına yenildiler.

T. S. Kuhn, bilimsel devrimlerden söz eder. Bilim tarihinde zaman zaman paradigmalar değişir, doğru bildiğimiz şeylerin yanlış olduğu anlaşılır, bilimde krizler paradigma devrimlerinin habercisidir. Tabii bilimsel devrimler ancak birkaç yüzyılda bir görülen nadir olaylardır, ama etkileri de o denli büyüktür. Örneğin Newton fiziğinden Einstein fiziğine, oradan da Kuantum mekaniğine geçişler gibi.

Ve dünya fizikte yeni bir paradigma devriminin eşiğinde. Yakında fizik kitaplarında çok önemli bazı değişiklikler yapmak gerekecek, termodinamik yasalarının yeniden ele alınması, değişmesi gerekecek ve enerji konusunda bildiklerimiz köklü bir değişime uğrayacak ve bu büyük bilimsel devrimi başlatan bir Türk mucit adını tarihe yazdıracak.

Muammer Yıldız, BSMH, bu ismi bir yere yazın, unutmayın, manyetik motorun mucidi. Bu günlerde çok yoğun bir tanınma süreci içinde. 30 yılını verdiği manyetik motoru çok yakında bir Avrupa üniversitesinde, çok özel yalıtılmış bir odada 30 gün boyunca test edilecek. Eğer her şey yolunda gider, bir sorun, bir engel çıkmazsa üç-dört ay sonra bomba gibi bir haber patlayacak ve fizikte yeni bir devrim başlayacak. Bu buluşun sonuçları sadece fiziği değil, dünya tarihini değiştirecek.

Dünya son yüz yıldır sürekli krizler içinde bocalıyor, enerji krizi, çevre krizi, ekonomik kriz. Emperyalizm, Ortadoğu'daki enerji kaynaklarını kontrol edebilmek için yüz yıldır bölgeyi karıştırıyor, kan döküyor ve bütün bunlar bir çırpıda değişebilir. Bu gün varili 80 dolar cıvarında olan petrole olan talep hızla düşebilir.

İktisatta bir mala olan talep düşerse o malın fiyatı da düşer. İnsanların petrole olan bağımlılığı ortadan kalkabilir ve bunun sonucu hava kirliliği, küresel ısınma, sera etkisi, atmosferdeki CO2 miktarındaki artış gibi sorunlar radikal bir çözüme kavuşabilir. Bütün bunlar manyetik motorun gerçek olmasına bağlı.

Kötü haber ise, bu duruma enerji şirketleri için sonun başlangıcı denebilir. Dünyayı sömüren o dev petrol kartellerinin borsada tavan yapan kâğıtları bir gecede tuvalet kâğıdı haline gelebilir. Ve benzinli araç üreticileri için de kötü haber: Benzinli veya dizel motorun çağı kapanıyor, hatta elektrik motorunun bile çağı kapanıyor. Manyetik motor hepsini tarihe gömecek. Tıpkı buhar makinesinin tarih olması gibi.

Kısacası, dünya tarihinde yeni bir çağın başlangıcına tanık olabiliriz. Enerji savaşları bitebilir, petrol üreten ülkeler bir anda petrol gelirlerinden olabilirler. Enerjinin hava gibi bol olacağı sonsuz, sınırsız enerji çağına giriyoruz.

Sanayi devrimi, buhar makinasıyla başlamıştı, o ilkel makine tarihte yeni bir çağ açmıştı, ama sonunda o da tarih oldu. Artık buharlı trenleri sadece müzelerde görüyoruz. Yakında benzinli araçları da müzelerde göreceğiz. Hatta elektrik motorlu araçları da.

Manyetik motoru 30 yıldır tasarlayan ve geliştiren Muammer Yıldız eğer Avrupadaki 30 günlük sınavdan başarıyla çıkarsa bu muhteşem bir zafer olacak.

Alev Alatlı şöyle yazıyor:

Başımızı gökyüzüne kaldırıp yıldız tozundan yapılmış olduğumuzu fark ettiğimizde hayat suyumuzu koalisyona terk etmiş, çekip gitmiş olduğumuzu gördük, dehşetle irkildik! Bu terk ediş, Musul'dan, Nemçe'den çekilmeye de benzemiyordu. An şöyle dursun, günler, seneler kaybolmuştu, ömürlerimizi tüketmiştik, bir mıh çakmadan Dünya Dağı'na.

"Bir sevinç çığlığı atamadan, işlediğini görerek bir icadımızın" diye ekledi Şirazlı. (Rüya, s. 402)

Sanırım artık o sevinç çığlığını atma vakti geldi.

Ama işin bir de öteki tarafı var. Kendinizi BP'nin, Shell'in, Exxon'un, Mobil'in yönetim kurulu üyelerinden birinin yerine koyun; Muammer Yıldız diye bir Türk çıkmış, manyetik motor diye bir şey icat etmiş, sizin dev şirketinizin değerini paçavraya çevirmekle tehdit ediyor, ne yaparsınız?

Her halde bir iyilik düşünürsünüz değil mi?

İşte devlet böyle günler için var; eğer devlet devlet olsaydı, öyle basit bir patent vermekle kalmaz, şimdiye kadar Muammer Yıldız'a her türlü maddî, manevî desteği verir, her türlü teknik desteği sağlar ve onu ve buluşunu yakın korumaya alırdı. Dünyada buluşları yüzünden yok edilen, tehdit edilen, rüşvetle satın alınan, susturulan onca bilim adamı, mucit varken bizim mucitlerimize sahip çıkılmaması, bırakın desteklenmeyi her türlü engellemeyle karşılaşması, bürokrasi ile, hakkında açılan davalarla bunaltılması, bezdirilmesi nasıl açıklanabilir?

* * *

Kaynaklar:

BSMH - Manyetik Monopol - Uluslararası patentli, sürekli devinim aygıtı

Directory muammer yildiz magnet motor

Event.2013: validating muammer yildiz magnet motor for 30 days at european university

Yunus A. Çengel, Michael A. Boles: Termodinamik S.293-295 devridaim makinaları

Alev Alatlı: Schrödinger'in kedisi (RÜYA) s. 402

Yorumlar

Meslek icabı, böyle kıvır kıvır canlı bir yeme atlamadan edemezdim.

Bu yeni bir şey değildir. Konuya şimdiye kadar uzak kalanlara ilginç gelebilir, normaldir. Ergenekon'un ERKE DÖNERGECİ de aynı kategoridendir. Bakın YouTube'da 2006 yılında eklenen bir videoda, bu yazıda çekiçle başlatılan motordan daha sofistike başlatma durdurma yöntemi olan bir motor mevcut:

Perendev magnetic motor

Mıknatıslarda saklı tükenmeyen itme-çekme enerjisini harekete çevirmek ilk bizim aklımıza da gelmedi ama pratik sonuçları olmadığı veya kontrolü güç olduğu için yaygınlaşmadı. (bkz: Kontrolsüz güç, güç değildir)

Ama ümidimizi kaybetmeyelim yine de… Aramaya devam!

Ali Sedat Çetinkoz - 17 Şubat 2013 (22:09)

Yazıyı okuduğum süre boyunca aklımdan geçen şu düşünce oldu, "peki şimdi Muammer Yıldız'a ne olacak?" İçimden bir ses "her an her şey olabilir" diyor, bir diğer ses ise "açma o şom ağzını". Dilerim güzel şeyler olsun, hepimiz adına…

Zeynep Bozboğa - 17 Şubat 2013 (23:02)

Konu fizik, termodinamik gibi bilimlerin konusu ve yeterince bilgi sahibi olmadan üzerinde yorum yapmak, hiç şüphesiz, her şeyden önce şık olmaz.

Yazıdan, bilgi sahibi insanların konu üzerinde kafa yorduğu ve yormaya devam ettiğini anlıyoruz.

İnternette biraz dolaşınca Muammer Yıldız ve patentini aldığı manyetik motor ile ilgili hem Türkçe hem İngilizce o kadar çok bilgi var ki, hangisi doğru hangisi değil anlamak mümkün değil.

Bu ürünün mükemmel bir değişimin temelini atacağını söyleyen pek çok kişi var. Öte yandan aygıtın kapalı bir kutu olduğu, sahibinin içindekiler konusunda bilgi vermediği ve göstermediği, "içinde saklı bataryalar mı var acaba" gibi soruların sorulduğu şeklinde eleştiriler de var.

Enerjinin yoktan var edilemeyeceği, ancak şekil değiştirebileceği; dolayısı ile Muammer Yıldız'ın "icad ettiğini" ileri sürdüğü bu aygıtının, enerjiyi hangi formdan hangi forma değiştirerek depoladığı konularının izaha muhtaç olduğu da konuşulanlar arasında.

İster büyük bir icad olsun isterse sonunda "fos" çıkacak basit bir sanrı. Bence konunun en önemli yanı yazının son paragrafında dile getirilmiş durumda:

"Bu ülkede bu tür girişimlerin ciddi bir şekilde değerlendirmeye tabi tutulduğu ve desteğe değer bulunanların desteklendiği platformların bulunması yazık ki çok zor."

Ben illa devletin bu işin peşinden koşması gerektiği kanısında değilim. Devletten- hükümetten bağımsız kurum ve kuruluşların bu arada üniversitelerin de bu tür arayışlar içinde olması lâzım, hatta böyle olması daha da iyi. Ama durum yazık ki böyle değil. Çok ciddi projelere bile kaynak bulmak maalesef çok güç.

Yazıda konu edilen çabanın sahibi acaba TÜBİTAK'a ya da bu konuda söz sahibi üniversitelere müracaat etmiş midir? Ettiyse ne cevap almıştır? Doğrusu merak etmiyor değilim.

Melih Özel - 17 Şubat 2013 (23:08)

"Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zor." (A. Einstein)

Bürokrasiyle uğraşmak, manyetik motoru icat etmekten daha zor. "Muammer Yıldız"

Manyetik motorun Delft üniversitesinde 2010 yılındaki sunum videosu için you tube: 'Tesla komt na 100 jaar toch weer om de hoek' başlıklı video sanırım yeterli olacaktır.

Pertev Dural - 18 Şubat 2013 (18:35)

Pertev Bey, dikkatimi çekti de, videodaki insanların çoğunun yüzünde ve tavırlarında alaycı bir ton var. Sanki değerli mucidimizi sarakaya alıyor gibiler. Çoğu cihazın yanına yaklaşmıyor bile, salonun diğer ucunda ilgisiz tavırlarla duruyorlar.

Bunlar her halde o üniversitedeki akademik personel olsa gerek. Niye bu kadar meraksızlar?

Bu Delft Üniversitesi Avrupa'da bir yerde sanırım. İcadıyla göğsümüzü kabartan değerli mucidimiz neden elin emperyalistinden dürüstlüğünün tescil edilmesini istiyor?

Ha, bir de, videonun altında daha önceki izleyişimde "probably a scam" diye bir yorum gördüğümü hatırlar gibiyim. Bu ne anlama geliyor?

Sadece meraktan soruyorum.

Necdet Şen - 19 Şubat 2013 (16:57)

Bilim insanlarının kuşkucu olması normal, bu günkü fizik kanunlarına göre dış bir kaynaktan enerjiyle beslenmeyen bir makinanın çalışması imkânsız, eğer çalışıyorsa bunda bir hile, üçkağıt olduğunu düşünüyorlar, ama bu motorun içinde gizli bir elektrik motoru varsa, ve gizli bir lityum pil-batarya varsa motorun açılmasıyla ortaya çıkardı, ayrıca lityum pillerin ve elektrik motorunun çalışırken ısınması gerekirdi, oysa ısınma görülmüyor, motorun oldukça yüksek bir devirle dönmesi de güçlü bir motor olduğunu düşündürüyor.

Bu kadar güçlü bir motoru gizli lityum bataryayla çalıştırmak mümkün müdür, bunu elektrik mühendisleri bilir, bir lityum bataryası böyle bir motoru çalıştırsa bile acaba kaç dakika dayanır, Muammer Yıldız eğer bir dolandırıcı olsaydı şimdiye kadar birilerini dolandırırdı ama tam tersine birileri onu dolandırıp manyetik motoru ele geçirmek için uğraşıyorlar.

Delft'teki sunuma katılanların akademik personel mi, öğrenciler mi olduğunu bilmiyorum, ama her akademisyen fizikçi değildir, bir üniversitede fizik dışında da akademisyenler olabilir, bu konu öncelikle fizikçileri ve elektrik mühendislerini ilgilendiriyor, scam, "dolandırıcılık" demek, videoyu çekenler olayı muhtemelen bir dolandırıcılık olarak görüyorlar, ama motoru kapsamlı bir teste tabi tutmak için binlerce euroluk özel yalıtılmış oda yapmaları, konuya pek de ilgisiz olmadıklarını gösteriyor.

30 günlük testin sonunu merakla bekliyorum.

Pertev Dural - 19 Şubat 2013 (19:12)

Çok şükür Muammer Bey yalnız değil. Amerika'dan Leonard C. Czerniak, Howard Johnson, Japonya'dan Kohei Minato ve daha birçok araştırmacı manyetik motorlarının patentlerini almış durumdalar. Yaşasın bedava elektrik, yaşasın bedava yolculuk. Kahrolsun karteller.

Ciddi olmamız gerekirse, maalesef Muammer Bey ve diğerleri yanılıyor. Yaptığı makine devr-i daim makinesi değil. Hatası, manyetik kuvvetin enerji içerdiğini düşünmesi. Maalesef manyetik kuvvet elektrik enerjisini harekete (kinetik enerjiye) çevirmemizi sağlayan muhteşem bir araç olsa da kendi başına enerji taşımadığı için devr-i daim makinesi yapmakta kullanılamaz.

Her Daim Devr-i Daim - 20 Şubat 2013 (05:17)

Benim bir itirazım var!

Makinenin çalıştırılması için kullanılan malzeme illa çekiç mi olmalı? Şöyle daha şık bir şey ya da ne bileyim bir pedal, bir kol filân olsa!

Mutlaka çekiç olacaksa, kaportacı çıraklarının kullandıklarına benzeyen çekiç yerine, markalı, sapında teflondan kaymayı önleyici tutamağı olan, daha karizmatik bir alet olmalı bence.

Binlerce öroluk teste tabi tutulan aleti başlatmak için yukarıdaki resimdeki çekicin kullanılması bana biraz haksızlık gibi geliyor.

Mustafa Muammer Elöz - 20 Şubat 2013 (11:09)

"Mıknatıs kendi başına enerji taşımaz" yanlış bir yorum. Benim parmağımı koparacaktı bir zamanlar, hem üzerine düşerek değil, sadece başka bir mağnetik parçayı (çelik) çekerken.

Devr-i Daim makinesinin yaygınlaşamaması "yalan" oluşundan değil, başlatma, durdurma ve hız kontrolünün sağlanmasının kolay olmayışından. Videoları seyreden varsa, motorun ilk harekete geçirilişinde kullanılan ve resimde sağda görülen çekicin sırrını anlatayım: Motor yokuşta freni patlak kamyon gibi takoz marifetiyle durdurulabiliyor. Adam kamyon şoförlerinin yaptığı gibi, takozu çekiçle gevşetiyor. Bu durum mühendislikte istenmeyen bir şeydir, emniyetsizdir; güç, kullanıcı tarafından kolayca kontrol edilebilmelidir. Yoksa bir dönen makina Muammer Bey'den de çook önce mevcuttu.

Dediğiniz gibi, olmayan şeye neden patent versinler? Etraftan fazla ilgi görmeyişi de bundan. 30 günlük test kaç paradır acaba, enstitüye iyi gelir sağlıyor mudur?

Eğer evdeki bir kadının kontrol edebileceği kadar kolay mekanizmasıyla birlikte bir motor icat eden olursa, onu ilk omuza alacaklardan biri benim.

Ali Sedat Çetinkoz - 20 Şubat 2013 (12:04)

Evet, haklısınız, Muammer Bey'den başkaları da bu işin peşinde, ve patent almayı nasıl başarıyorlar, yaptıkları motorlar çalışmadığı halde dünya patent kurumları bu fiziğe aykırı buluşlara nasıl oluyor da patent verebiliyor?

Pertev Dural - 20 Şubat 2013 (12:30)

Nasıl patent alınabiliyor, sebepleri sayayım.

1) Amerika'da bir yılda yapılan patent başvurusu 500.000'den fazla ve lazerle kediyi oynatmanın (bile) patentini almaya çalışanlar var.

2) Patent veren kişiler fizik yasalarını bilim adamlarından daha iyi bilmiyorlar. Adamlar merkezkaç kuvveti kullanılarak doğum yaptıran cihazı incelemekten hangi tasarım fizik kanunlarını inkâr eder hangisi etmez ayiramayabiliyorlar.

3) Yaptığınız ürün çalışmasa da tasarım patenti alabilirsiniz. Apple köşeleri yuvarlatılmış dikdörtgen tasarımın patentini alıp, bir de üstüne Samsung'la patent kavgasına girişti. Siz de makinenizi üçgen şeklinde tasarlayıp, üçgen tasarım patentini aldıktan sonra benim makinem patentli diyebilirsiniz.

Yukarıda verdiğim patent örnekleri için arama motorunuza şunları girebilirsiniz:

1) Method of exercising a cat
2) Apparatus for facilitating the birth of a child by centrifugal force
3) A patent for rounded corners

Her Daim Devr-i Daim - 20 Şubat 2013 (19:49)

Anladığım kadarıyla bu motor yüksek bir hızda dönüyor ve hızı kontrol edilemiyor. Yine anladığım kadarıyla motor sadece belirli bir yük altında verimli çalışıyor. Yük, yani tork arttığında motorun dönüş saykılı bozuluyor, bisiklet tekerine çomak girmiş gibi oluyor. Muammer Bey belki o yüzden (yük sabit olsun diye) motoru bir fan ile sunuyor olabilir, bilemiyorum.

Her durumda ve gerçek mucidi her kimse, eğer bir aldatmaca yoksa, bu makina kesinlikle muazzam bir devrimdir. Söz konusu devir kontrol problemleri giderilemeyecek olsa bile -ki ben giderilebileceğini düşünüyorum- birçok uygulama alanı bulabilir. Örneğin bir elektrikli otomobilin akü grubunu durmadan şarj edebilir. Araba yüke bindiğinde (hızlanma, yokuş çıkma gibi) motor devre dışı bırakılarak motorun aşırı yüke girmesi engellenebilir (bu sırada araba akü ile çalışmaya devam eder). Aynı prensiple bir akü grubu yardımıyla bir evin elektrik ihtiyacını karşılayabilir. Hiç bir şey olmasa, elektrik tüketmeyen bir fanınız olur, ister serinlersiniz, ister hava gücünü başka bir enerji şekline (örneğin elektriğe) çevirir kullanırsınız.

Burada devrim olan şey (tekrar - bir yanılgı veya aldatmaca yoksa) bir makinadan çıkan enerjinin giren enerjiden fazla olma durumudur. Yani bu, bir makinanın yüzde 100'ün üzerinde verimle çalışması durumudur. Enerjinin adeta yoktan var edilmesi durumudur. Muammer Bey bu icadı deneyleri sırasında tesadüfen bulmuş olabilir. İşin bir de kuram tarafı var. O da çözülebilirse akıl sınırlarımızı zorlayacak sonuçları olabilir.

O zaman niye halen bir uygulama alanı bulamadı? Bilemiyorum; belki bir yanılgı veya aldatmaca durumu vardır (şüpheciliği elden bırakmamakta her zaman fayda var). Belki büyük enerji şirketleri milyonları basıp patentleri satın alıyor ve icadın uygulamaya geçmesini kasten engelliyordur. Belki çok kökten bir buluş olduğu için henüz hazmedilememiştir. Belki termodinamik yasalarını altüst ettiği için akedemisyen egosundan vize alamıyordur.

Seyit Bitikanlı - 20 Şubat 2013 (23:11)

Sayın her-daim devr-i daim, manyetik kuvvetin elektrik enerjisini kinetik enerjiye çevirmekte kullanıldığını ama kendi başına enerji taşımadığı için devr-i daim makinası yapmakta kullanılamayacağını yazmışsınız.

Burada fiziğin en temel kavramları, yani kuvvet ve enerji karışıyor, kuvvet, newton yasasına göre kütle ile ivmenin çarpımıdır. (F=m. A)

Kuvvet birimleri Newton, kilogram kuvvet ve poundkuvvettir.

Evrende dört temel kuvvet vardır, kütle çekim kuvveti, elektromanyetik kuvvet, sürtünme kuvveti ve atom çekirdeğindeki kuvvetler.

Enerji ise bir cismin iş yapma yeteneğidir. Enerji birimleri: Joule, kalori, Btu, elektronVolt veya kilowattsaattir.

Enerjinin iki hali vardır, potansiyel enerji ve kinetik enerji.

Mıknatısın potansiyel enerjisi ise (maximum energy product), birimi mega gauss oersted (MGOe) ile ölçülür.

Mıknatısın manyetik alan kuvveti (magnetic field strength) oersted ile ölçülür.

Mıknatısların fiziksel özellikleri için KJMagnetics sitesine bakılabilir. Burada specs (specifications) sayfasında çeşitli neodymium mıknatısların maximum enerji değerlerinin MGOe cinsinden verilmiş olduğunu görebilirsiniz, yani mıknatısların potansiyel bir manyetik kuvvet alanı ve dolayısıyla enerjisi vardır.

Pertev Dural - 21 Şubat 2013 (01:09)

Acaba "patent" sözcüğüne her türlü itirazı baştan çürüten sihirli bir mantra gibi mi bakmalı, yoksa burada da bir kuşku payı mı bırakmalıyız?

Bildiğim kadarıyla, patent alabilmek için mucit olmaya pek gerek yok. Ama paraya behemehal gerek var. Aldıktan sonra da belli aralarla patentin yenilenmesi gerekiyor yine bildiğim kadarıyla. O da para. (İncelemeli patentin süresi 20 yıl, incelemesiz patentin süresi 7 yıl, faydalı model belgesinin süresi ise 10 yıldır. Bu süreler başvuru tarihinde başlar ve bu süreler boyunca buluşunuz korunmuş olur.) diye okudum bir yerlerde.

Belki parasızlıktan, belki de bıkkınlıktan, umutsuzluktan, zaman zaman, daha önce aldıkları patentleri yenilemeyen mucitler de çıkıyor sanırım ve yenilenmeyen patent boşa düşebiliyor.

Beş altı sene evvel bu tür boşa düşmüş patentleri kollayıp kendi üzerine geçiren ve bu buluşların seri üretimini yapıp para kazanan uyanık bir girişimci tanımıştım. Kendini etrafa "mucit" diye tanıtıyordu. Hatta Türk Patent Enstitüsü'nden ödül ve büyük bir holdingden iş teklifi bile almıştı.

Karineden yazdığım bu bilgilerde yanlışlar olabilir. Konu hakkında benden çok daha donanımlı olduğunu sandığım sayın yazar ve diğer yorumcular, sanırım bu hususu berraklığa kavuşturacaklardır.

Necdet Şen - 21 Şubat 2013 (13:04)

Öncelikle Necdet Bey'e cevap vereyim. Daha önce çalıştığım şirkette patent başvuruları yapmış biri olarak, patent konusunda gerçekten para kazanan iki kısım var. İlki patent avukatları. Özellikle Amerika'da inanılmaz paralar kazanıyorlar. İkincisi ise patent trolü denilen şirketler. Onlar da, bol bol dava açarak para kazanıyorlar. Gerçek anlamda buluşu yapan kişinin para kazanması gerçekten çok nadir.

Pertev Bey'in yorumlarına gelirsek. Şu ana kadar manyetik kuvvetten devr-i daim makinesi yapımı üzerine tartıştığımızı düşünüyordum. Nasıl ki kütle çekim kuvveti kullanılarak yapılmaya çalışılan bütün devr-i daim makineleri fizik yasalarını ihlâlden sonsuza kadar çalışmamaya mahkûm oldularsa manyetik kuvvet kullanılarak yapılanlar da aynı şekilde sonsuza kadar çalışmayacaklardır. Fakat kütleyi enerji çeviren sistemler (nükleer reaktörler) nasıl çalışıyorsa, belki Muzaffer Bey'in sistemi de manyetik enerjiyi, kinetik enerjiye çeviriyordur. Herkesin anlayabileceği gibi, bu durumda da manyetik enerji bitince mıknatıslar çalışmaz hale gelecek, devr-i daim son bulacaktır. Sonra gelsin mıknatıs için savaşlar.

Devr-i daim makinesi yapılamaz mı? Yapılır tabii ki. Yoktan kütle var edebilirseniz, kolaylıkla devr-i daim makinesi yaparsınız. Makinenin ayrıntıları için Kitab-ül Hiyel adlı romanı öneririm.

Her Daim Devr-i Daim - 24 Şubat 2013 (05:37)

Uzun bir sessizlik ve bekleme döneminin ardından İsviçrenin Geneva kentinde dünya buluşlar fuarı 10 Nisan 2013 te açıldı.

Fuarda Türkiye üç mucitle temsil ediliyor, Türk Patent Enstitüsünün Cenevre'ye gönderdiği üç mucit arasında Muammer Yıldız da var.

Amerikadan yayın yapan PESNetwork.com (Pure Energy Systems) sitesinin sahibi Sterling D. Allen ve Eindhoven üniversitesinden Prof. Duarte sadece Muammer Yıldız'ın manyetik motorunu görebilmek için fuara özel olarak katıldılar.

Geneva Inventors Expo'da M. Yıldız iki manyetik motor prototipini sergiliyor.

İlk gün Manyetik Motor 4, 5 saat çalıştıktan sonra arızalandı, içindeki mıknatıslardan birkaçı kırıldı ve rotorla stator arasına kaçan mıknatıs parçaları sürtünme yaptığından demo durduruldu, buna rağmen motor onarılarak tekrar çalıştırıldı.

Aslında motorun fuar boyunca kesintisiz çalışması planlanmıştı fakat olmadı.

Ancak bu bir prototip ve oldukça eski, 4, 5 saat kesintisiz çalışması bile bir mucize aslında.

You Tube videolarına yorum yapanlar bunun bir sahtekârlık olduğunu, motorun içinde gizli lityum bataryaları ve gizli bir elektrik motoru bulunduğunu iddia ediyorlar. Eğer bu bir sahtekârlık olsaydı fuarda hiç bir şey ters gitmez, 'sahte' manyetik motor hiç teklemeden fuar süresince çalışırdı.

Yıldız manyetik motorunun sorun çıkarması doğal, bu eski bir prototip, geliştirilmesi belki yıllarca sürecek. Wright kardeşlerin yaptığı ilk uçağı düşünün, Kitty Hawk aslında motor takılmış dev bir uçurtmadan başka bir şey değildi ve 17 Aralık 1903'teki ilk uçuşunda sadece 12 saniye havada kalabilmişti.

Wright kardeşleri bir Boeing-747 veya F16 yapmadıkları için suçlamak abes olurdu.

Prof. Duarte 'bunun bir dolandırıcılık olmadığına yemin ederim' diyor.

Elbette bir icadın ilk prototipi mükemmel olmayacaktır, yıllarca geliştirilmesi gerekecektir, her şeyin bir başlangıcı vardır ve teknoloji böyle evrim geçirir.

Manyetik motor çağının veya devriminin başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Pertev Dural - 12 Nisan 2013 (15:26)

diYorum

 

62
Derkenar'da     Google'da   ARA