Patronsuz Medya

BDP solun ana gövde partisi olmalı

BDP'den çok şey istediğimizin farkındayız. Ama onların önemi öncü olmaları, yol göstermeleri ve demokrasi yolunu açmalarından geliyor. Hem de çok ciddi bedeller ödeyerek. Demokratik ve sosyalist siyasette Kürtlerin öncülüğünde bütün Türkiyelilerin partisi olacak bir sol parti için, solun ana gövde partisi için tam zamanıdır. Buna ulaşmak için demokrasi çıtasını yükseltmek, bütün Türkiyeliler için mücadele etmek ve BDP'yi buna göre siyasî olarak konumlandırmak, eski hatalara düşmemek gerekiyor. Bu aynı anda totaliter rejimin parti kapatma patolojisine verilecek en muhteşem cevap da olur.

* Erol Özkoray (Sesonline)

Partiye değil sürece oy vermek

Eğer yeniden sıcak çatışma ortamına girilirse AKP ne kadar çok oy almış olursa olsun askere, güvenlik güçlerine bütünüyle teslim olur. Çünkü sözünü ettiğimiz şey savaş ve büyük kentlerde şiddet olaylarıdır. Hangi iktidar olursa olsun böyle bir durumda güvenlik siyasetini öne almak zorunda kalır. Her iki taraf da silâha teslim olur. Bu durum ise, 2002'den buyana adım adım, tırnakla kazanılan sivil demokrasi mevzilerinin bir çırpıda kaybedilmesi, çökmesi sonucunu doğurur. Yani korkunun ecele faydası olmaz. Askerî vesayet misliyle geri gelir.

* Nabi Yağcı (Taraf)

Gazetecilik savcılık makamıdır

Savaş, hastalık gibi nedenlerle yerinden olan milyonlarca insan için çalışan BM'den biriyle konuşuyordum. Söyleşide her zamanki gibi şurada başarısız oldunuz, burada başarısız oldunuz diye sıraladım… Fakat o girdi araya… Bekle bir dakika. Dur biraz. Milyonlarca insanı kurtaramam, fakat küçük bir uçağım var ve savaş bölgelerine uçuyorum, alabildiğim kadar kadın ve çocuğu uçağa bindiriyorum ve onları kaçırıp kurtarıyorum. Ve masanın diğer tarafından bana bakıp sordu: Siz kaç hayat kurtardınız?

* Tim SebastianÇınar Oskay (Radikal)

Kime mi oy vereceğim? Ne mi olur?

Bununla birlikte, ben oy tercihimi açıklayamayacağım. Çünkü sandığa gidip gitmeyeceğimi de, gidersem mührü neyin üzerine basacağımı da oy vermeye 48 saat kala bile bilemiyorum.

Kararsız bir kişiliğe sahip olduğumdan ya da tavırsızlığımdan değil. Tam tersine gayet kararlı olduğum ve kesin bir tavra sahip bulunduğum temel konularda, hiç bir partiye ve aday ismine kefil olabilmem, bu seçim kampanyası boyunca ikna olmadığım için.

Diğerine oranla birine meyletsem, çok duyarlı olduğum bazı konularda öyle sözler işitiyorum, öyle bir tavırla karşılaşıyorum ki Elim bunun partisine gitmez; gitmemeli diyorum.

Eğer oy verir ve herhangi bir parti listesi ya da bağımsız adaya oy verirsem, biliyorum ki, o saat kafamdaki binbir taktik hesapla yapacağım bunu. Ne bir gönüldaşlıktan ötürü ne de seçim sonrası o parti ya da kişiye kefil olabileceğimi düşündüğümden.

* Cengiz Çandar (Radikal)

Şimdi oy verelim haftaya tartışırız

Kürtlerin devletle mücadelesinde ben tarafım, Kürtleri desteklerim dedim. Nokta.

Şöyle yaparlarsa desteklerim, böyle yaparlarsa desteklemem değil.

Silah kullanırlarsa desteklemem, kullanmazlarsa desteklerim değil.

Neyi kullanıp neyi kullanmayacakları kendi bilecekleri iştir. Kendi kaderlerini tayin etmek, tam da ne isterlerse kullanmaları anlamına gelir.

Kaldı ki, silâh kullanmasalardı bugün bu konuyu tartışıyor bile olmayacaktık. Hâlâ dağ Türkleri olarak, kart kurt sesleri çıkararak yaşamaya ve erken ölmeye devam ediyor olacaklardı.

Ah, keşke silâh kullanmasaydınız demek, hem haksızlık hem saflık.

Bari şimdi silâh bırakın demek, daha da büyük saflık. Türk devletinin, karşısında silâhsız bir düşman gördüğü anda neler yapacağını tahmin edebilen sadece ben değilim herhalde!

* Roni Margulies (Taraf)

Farklı türkücülük

Kamera önü kadınlarının ayrı bir çizgisi var. Uzamasını beklemeye tahammül olmadığından saç uçlarına eklenmiş sarı kaynaklar, bir nakkaş sabrıyla inceltildiği aşikâr kara kaşlar… Tüller, pullar, payetler ve her türlü ışıldayan eklentiyle ultra abiye kılıklar… Pembelerin daha siklamen, morların daha fuşya olduğu bir kombinasyon…

Kimi solistlerde ve dahi arkada eşlik eden dansçı genç kadınlarda, türküleri soktukları halden daha fazla fantezi havası yayılıyor. Sazlık balıkçılarınınki boyunda o sivri topuklu lame çizmeler hangi fetiş mağazalarından satın alınıyor?

Yekpare kaşları ayrılmış, göze nahiyesine yakın sakalları epilasyonlanmış erkekler hep takım elbise giyiyor. Coşumcu hallerde gri parlak ceketler bele sokuşturuluyor. Uzun havada stüdyonun pleksilerine çöktüklerinde, mokasenlerin burunları daha da sivri görünüyor.

Altı çizilmiş, yüksünmeden abartılmış kadınlığa karşın delikanlı'yı oynuyor bütün kadınlar. Muhabbette ve danslarda cinsiyetler arasında dönen bacı hukukuna rağmen bir elektrik, bir erotizm hissediyorsunuz. Kimi 13, kimi 73 yaşında, kimi sahnedekilere yakın gardıropta, kiminin başları kapalı seyirciler de ayaklandığında, tekno altyapılı türkülerle toptan yoldan çıkıldığında, canlı yayında resim seçici kameranın önünden insan geçmeyen kare bulamıyor.

* Pınar Öğünç (Radikal)

Kur'an şarabı nasıl yasakladı?

Ayet 91: Şeytan hileyle, şarap ve kumar yoluyla aranıza nifak ve düşmanlık sokmak ister. Sizi Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan vazgeçirmeye çalışır. Artık, bunları bırakıyorsunuz değil mi? (Urban bin Malik bir ziyafet vermiş. İçmişler. Bu arada deve yenmiş. Konuklar arasında Sad bin Ebi Vakkas övünüyor. Asalet iddiasında bulunuyor. Ensar'ı hicveden bir şiir okuyor. Ensar'dan biri kızıyor. Önünde bulunan deve kellesini Sad'ın kafasına geçiriyor. Kanlar içinde yere. Hazreti Ömer gidip Hazreti Muhammed'e şikâyet ediyor. İçki konusunda açıklama yapmasını istiyor. İşte, bu sure iniyor. Artık, şarap yasaklanmıştır.)

Görüyorsunuz, gene içmesini bilmeyenler. Haddini bilmeyenler de denebilir. Onların yüzünden şarap yasaklanıyor. Hep şarap deyip duruyorum. Bunu rakıyı kurtarmak için yaptığımı sananlar olabilir. Kesinlikle hayır. Kuran'da sözü edilen Hamrdır. Damıtık içki de yasaktır diyenler istidlal (tümdengelim) metodu kullanıyorlar. Bütün içkiler, sarhoşluğa, edep ve terbiyeyi unutturmaya yol açar diyorlar. Hepsi yasak diyorlar. Ben yorum yapmıyorum. Uzmanlarına bırakıyorum. Ama, derim ki, içmesini bilene rakının yasak olduğundan şahsen emin değilim. Emin olan içmesin.

* Baskın Oran (Radikal)

Silivri'ye gide gele değiştim

Askeri vesayetin savunucusu gibi algılanmadan süregiden davalardaki sıkıntıları anlatmaktan bıkmayacağım. Ama ezbere konuşanlar anlatılanı anlayamayacak durumdalar. Biraz sakin olalım! Çünkü demokrasiyi tehdit eden tek şey askeri darbeler değil. Ciddi otoriter eğilimlerin alarm verdiği noktada darbe tehdidinin bertaraf edilmesinin her şeye bedel olduğunu düşünemiyorum.

İstikrar gibi kelimeler çok tehlikelidir. Bireysel hak ve özgürlükler, Kürt sorununa bakış, AB'den uzaklaşması, çevre politikaları gibi parametrelere baktığımda Türkiye için umut vaat ettiği hissine hiç kapılamıyorum. Hayatımızı çok ilgilendiren konularda buyurgan ve hoyrat bir tavır seziyorum. Kürt siyasal hareketini terörle özdeşleştirerek, Hopa'ya eşkıya inmiş diyerek berbat bir hava yaratıyorlar. Bu havadan onlar etkilenmeyecek mi? Turne yapan tüm sanatçılar böyle havaların nasıl egemen olduğunu bilir.

* Harun TekinEzgi Başaran (Radikal)

Türkiye doğasına yönelik 10 tehdit

Son 50 yılda yok edilen sulak alanlarımızın büyüklüğü, Marmara Denizi'nin büyüklüğünü geçti. Yani 1960'lı yıllardan bu yana sulak alanlarımızın yüzde 40'ını kaybettik. Yanlış su politikaları yüzünden dünya çapında öneme sahip Seyfe Gölü, Eşmekaya ve Hotamış Sazlığı gibi sulak alanlarımızın yerinde artık çorak araziler uzanıyor. Ayrıca Türkiye'nin en büyük ikinci gölü Tuz Gölü de yok olmak üzere.

Sayıları her geçen gün artan termik santrallere bir de nükleer santral projeleri eklenmiş durumda. Bu enerji politikası, tüm canlı yaşamını tehdit etmekle birlikte insanın da bir parçası olduğu doğanın geleceğini ipotek altına almakta. Termik santrallerden salınan sera gazları, küresel iklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden. Aynı zamanda termik ve nükleer santrallerden doğaya bırakılan soğutma suyu, bölge ekosistemi üzerinde yıkıcı etkilere sahip. Evsel, kentsel ve sanayi atıkları da etkili oldukları bölgede canlı yaşamını olumsuz etkiliyor.

* (Radikal)

Mesele porno meselesi değil, esas mesele tütün meselesi tütün tütün

Ama napıyorum bunca sevmemezliğime hatta seksî güldürükçülü bişey bulmama rağmen bende pornoma dokunma diye ortalarda dolaşıyorum. Pornolar götürsün sizi, ne anlıyonuz lan o organ cümbüşünden? Kavun yemişte ağzına gözüne sıvamış gibi dolaşan patlak suratlı karılardan? gört kafalar da diyebilirdim. Hatta hızımı alamayıp Hayır misyoner neyinize yetmiyo anlamıyorum ki? Sonra ordan izleyip izleyip karılarınıza, sevgililerinize cebelleş oluyorsunuz. Yok sırtıma hotla, ağzıma işe, bacağımın birini boynundan dolandırayım, sen sol kolunu bana ver ben kafamı sağ bacağının arasından geçireyim gibi enteresan enteresan pozisyonlar istiyorsunuz! Bak benden uyarması bel fıtığı olur, disk kayması yaşar nümune hastanesinde sekiz ay tepe üstü yatarsınız da bırak kamasutrayı tuvalete bile çömemezsiniz ha…diyor muyum? demiyorum. Neden demiyorum bi sor…sor bi! Sorsan geberirsin de mi? iyi sorma zaten ben her halükârda söyleyeceğim. (Halükâr ne demekmiş bakayım.)

* Siminya (Küresel Keriz)

Mülteciler

Bu son olayda yaşanan sorumsuzluk insanlığın iflâsına işaret ediyor. 16 gün boyunca açık sularda sürüklenen ölüm gemisinin yardım çığlığını duymayan karanın sadece vicdanı değil, geleceği de kararmış sayılır. Denizde ölüme terk edilenlerin çığlığını duymayan NATO'nun kurtarmak istediği insanlığı yeniden tarif etmesindefayda var. En azından kendi evrensel iddiaları için! Toplam 72 mülteciden sadece 11'inin sağ kurtulduğu olayı yaşayanlar şunu aktarıyor: Her sabah uyandığımızda daha fazla kişinin öldüğünü görüyorduk. Cesetleri 24 saat bekletip denize atıyorduk. Son günlerde ise kendimizde değildik. İnsanlar ya dua ediyor, ya ağlıyor ya da son nefesini veriyordu.

'Suda ölümden kork diyen şaire aldırmayan mültecilerin bir gelecek umuduyla sığındığı Avrupa, kapattığı kapılar ile insanlığı kusuyor şu an.Ama ne yazık ki insanlığı kusan sadece Avrupa değil. Beyaz dünyanın kurtulmak istediği siyahları toprağa bile kabul etmediği bir trajedi tarihin akışı.

* Bejan Matur (Zaman)

Ve aleykümselam…

Sevgili Arkadaşım Akif Beki, Bu kadar retorik yetmediyse bir gün herhangi bir mitingimize bekleriz.

Kâğıthane'ye gitmeyelim, orada seçim aracım taşlandı ve bir izleyenim bıçaklandı.

Olmadı, beni Kanal 24'e davet edersin, orada belki Moderatör programına birlikte katılır, geri kalan kısımlarını konuşuruz.

Diyelim ki program sıkışık, çağıramadınız. Arkadaşlığımıza güvenerek senden bir şey rica edeceğim.

Benim de içinde bulunduğum ittifak için Ben medyaya söylüyorum, bunları muhatap almayın diyen Sayın Başbakan'a, sizi ziyaret ettiğinde, Hopa'da katledilen Öğretmen Metin Lokumcu'nun muazzez şahsiyeti hatırına, Ölülerinize, günahkâr dahi olsa, söyleyeceklerinizi o diri ve hayatta iken söylemeliydiniz. Yaptıysanız ne âlâ. Yapmadıysanız hayırla yâd edip, rahmet dileyin hadis-i şerifini hatırlatır mısın?

Sen bunu yap, oyunu vermesen de yükümü almış sayacağım.

Baki selâmlar.

* Sırrı Süreyya Önder (Radikal)

Mağluptur bu yoldaki galip

Gelişmelere bakıp iyi bir şeyler de görmek istiyorum ama maalesef göremiyorum.

Bu kötü gidişi kontrol edilebilir, öngörülebilir noktalara çekmek yine de hükümetin elinde. Fakat artık vaat yetmez, çok ikna edici taahhütler gerekir ve hatta taahhüt de değil icraat gerek. Her şeyden önce Güneydoğu'da seçimlerin yapılabilmesi için gerekli asgarî güven koşulları sağlanmalı ve bu güvenin oluşabilmesi için BDP ile görüşülmelidir.

Barış ortamı sağlamak için yapılması gerekli her ne varsa seçim sonrasına bırakılmadan şimdiden yapılmalı, değilse, miting meydanlarının kalabalıkları AKP'yi Başbakan'ı sağır ediyorsa pek çok şey için artık çok geç diyeceğimizden korkarım.

Bugünün seçim galiplerinin yarının mağlupları olması olasılığı hiç de zayıf bir olasılık değil.

* Nabi Yağcı (Taraf)

 

83
Derkenar'da     Google'da   ARA