Patronsuz Medya

Skandal iddia: Putin, 7 Ocak 2008'de öldürülecek

Kommersant gazetesi muhabirlerinden Dmitri Sidirov, bugün yayınlanması beklenen raporu ele geçirdi. Valday grubu olarak bilinen seçkin entellektüeller arasında yer alan ve CSIS'ın Moskova eski direktörlüğünü de yapan Andrew Kuchins, raporda yer verdiği iddialarında, Başkan Putin 7 Ocak'ta Kurtarıcı İsa Kilisesi'nde düzenlenen ayinden çıkarken suikast düzenlenecek. Katil yakalanamayacak ve Rusya büyük bir kaosa sürüklenecek. Rusya piyasaları çökecek. Büyük gösteriler ve yürüyüşler yapılmaya başlayacak. 20 Ocak'ta da olağanüstü hal ilân edecek. Yönetime eski KGB kökenli Igor Sechin, Sergey Ivanov ve Nikolay Patrushev gelecek. öngörülerinde bulunuyor.

* Cihan Haber Ajansı (Yeni Şafak)

Çöp karıştırmayı çalışmaya tercih ediyorlar

Tüketicilerin yeni ve daha iyi ürünlere sahip olmak için her yıl yüz milyonlarca ton çöp ürettiklerini söyleyen Weismann, freeganların ise çöplükleri karıştırarak işe yarar eşya ve yiyecekleri kurtardıklarını, çöplükleri dolduran günümüz tüketicisi olmamak için her şeyi yaptıklarını belirtti.

Freeganizmin en popüler icrası olarak ise evlerden, iş yerlerinden, okullardan ve tüketicinin bulunduğu her yerden çıkan çöpler ile çöp kamyonlarının döktüğü çöplerin karıştırılarak, yiyecek aranması görülüyor.

Bu yöntemle önemli miktarda temiz ve kullanılabilir ürün bulabilen freeganler, sadece bir gün önce çöpe atılan yarısı yenmiş muzu yemekle kalmıyor, ayrıca kullanılmış ama giyilebilir durumdaki kıyafetleri çöplükten topluyorlar.

* (CNN Türk)

'Kutsal Devlette Câmi ve Okul

Resmi ideoloji geleneksel ideoloji olan dinin karşısına kendi tabularını, kutsallarını, ritüellerini çıkardı. Vatan ve vatanı kurtardığı söylenen kişi kutsandı-putlaştırıldı-tabulaştırıldı. Onun yaşadığı dönem rejimin asr-ı saadet dönemi sayıldı. Hz. Muhammed'in Hadis-i şerifi'nin lâik cumhuriyetteki karşılığı Mustafa Kemal'in Söylev ve demeçleriydi… Dinî ayinlerin yerini çok sayıda lâik tören aldı. Kutlu doğum'a karşı mutlu doğum, ve benzerleri, Çelişik olarak, aşırı modernlik söylemine, bıktırıcı bir kutsama, tabulaştırma, putlaştırma ve kült yaratma süreci eşlik etti… İlkokula başlayan çocukların yıllarca içtikleri and bile, rejimin moderniteden ne ölçüde nasibini aldığını göstermeye yeter. Duaya besmeleyle başlamanın okuldaki karşılığı öğrenci andı'… Çocuklar her sabah eğitime Mustafa Kemal'in adını anarak başlıyorlar ve onun gösterdiği yoldan sapmayacaklarına dair yemin ediyorlar.

* Fikret Başkaya (Özgür Üniversite)

aldı. Kutlu doğum'a karşı mutlu doğum, ve benzerleri, Çelişik olarak, aşırı modernlik söylemine, bıktırıcı bir kutsama, tabulaştırma, putlaştırma ve kült yaratma süreci eşlik etti… İlkokula başlayan çocukların yıllarca içtikleri and bile, rejimin moderniteden ne ölçüde nasibini aldığını göstermeye yeter. Duaya besmeleyle başlamanın okuldaki karşılığı öğrenci andı'… Çocuklar her sabah eğitime Mustafa Kemal'in adını anarak başlıyorlar ve onun gösterdiği yoldan sapmayacaklarına dair yemin ediyorlar.

Başörtüsü neden siyasal simge?

Efendim, başörtüsü ninelerimizin kisvesiymiş, geleneksel bir yanı varmış, hiç kimsenin bu güzel kisveye itirazı olamazmış… Ama siyasal simge olan türban yok muymuş…

Ne fark eder yahu?

İster geleneksel, ister modern…

İnsanlar kafalarını örtmek istiyorsa, bunun şeklinden kime ne?

İsterse siyasal simge olsun… Pekalâ insanlar siyasal ya da ideolojik tercihlerini dışlaştırabilirler (kamusal alanda görünür kılabilirler); siyasal remz sayılan aksesuarlar takabilir ya da bunları teşhir edebilirler. Bu da, kimilerinin işine gelmeyecek ama, demokratik bir hak'tır.

* Ahmet Kekeç (Star)

Zor spas: Yani, çok teşekkürler

Kuzey Irak'ta 1994'ten bu yana faaliyet gösteren Feza Eğitim Kurumları'na bağlı 7 okul bulunuyor. Bu okullarda Kürt, Türkmen, Arap, Keldani, Asuri; Müslüman ve Hıristiyan öğrenciler okuyorlar. Türkçe, İngilizce, Kürtçe ve Arapça dillerini öğreniyorlar…

Dile kolay; dört dil öğreniyorlar, dört dilde birbirlerini anlıyorlar… Türkçe, Kürtçe, Arapça dillerinde birbirlerinin şarkılarını söylüyorlar; birbirlerinin halk oyunlarını oynuyorlar…

Koskoca Türkiyenin beyaz ırkçılarının hem korkuyla hem aşağılayarak baktıkları Kürdistanda, Türkiye kökenli okullar verdikleri barış mesajına cevap buluyorlar. Küçücük Kürdistanda, bütün iç gerilimlere ve çatışma potansiyeline rağmen, bölünmeye karşı, bir arada yaşayarak, iç içe geçerek nasıl durulacağının mütevazı dersi veriliyor.

* Ferhat Kentel (Gazetem)

Deprem olunca bir mail atabilir misiniz?

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nin son depremleri yayınladığı web sitesi koeri.boun.edu.tr'ye günde 100'e yakın Deprem olacak mı? sorusu iletiliyor.

Siteye ayrıca Deprem olunca uyarıcı bir mail atabilir misiniz?, Depremin şiddetini nasıl ölçebilirim?, Depremlerin hiç mi faydası yok? gibi sorular geliyor. Siteye gelen bazı iletiler şöyle: Bu kadar çok ziyaret edilen siteye neden reklam alınmıyor?; Denizli çok pis sallandı, ama sitenizde çok az görünüyor; Havaların bu mevsimde bu şekilde olması fayları etkiler mi? 1999 Marmara depremi başta olmak üzere büyük depremler yaşadım. Deprem anında ve sonrasında çeşitli gözlemlerim oldu. Bana soracağınız bir şey olabilir mi?

* Aa (Yeni Şafak)

Yastıkta Baba Kokusu

Sıcaklar basarken onu doğduğu topraklara getirdik. Babam omuzunda taşırdı bizi. O gün iki kardeş biz onu taşıdık. İlk defa mezardan onsuz döndük. Manifaturacı Ergun. Babası, Küçük İbrahim Efendi'nin yanında yatıyor şimdi. Daha ötesinde, dedesi Ahmet Bey. Sağında solunda akrabaları. Kardeşimle baktık. Hemen arkasında bize de yer var. Akşam okundu. Üzerimizden bir kumru geçti. Gölgesi evimizin koyuluğuna karıştı. Kayboldu

* Ahmet Büke (Sessiz Kule)

Rahip vurmaktan rahip kaçırmaya

Bu aralar Hıristiyanlar üstünde iş tutmak dikkat çekiyorsa, ışıldaklar o noktaya odaklanmış, neonlar orada yanıp sönüyorsa, Kimi kaçırsam da fidye istesem? diye kafa patlatan haydutun zihninde de bu tip ampuller yanıp sönmeye başlar. Ne olsa, yarım hayır işi gibi bakılıyor toplumda -o bile bir avantaj.

İş kitleselleşti', yani kitlelere mal oldu'. 70 başında devrimciler de banka soymadıkları zamanlarda Hıristiyan değil, kapitalist kaçırıp fiyde istiyorlardı. Ne olsa, komünizm davası başka dava. O zamanların baş babası Dündar Kılıç, bu işlere özenen çıkmasın diye adamlarını toplamış, Bakın, bu işler size göre iş değil, okumuş adam işidir demiş. Ucu da darağacına kadar gider. Zinhar bulaşayım demeyin!

* Murat Belge (Radikal)

Oslo meydan muharebesi

Ancak, insanların içlerinden gelen davranışlar, kendiliğinden tepkiler…

epey uzun bir süredir medyanın süzgecinden geçerek biçimleniyor. Özellikle 12 Eylül'den beri medyamız da generallerin arkasında bir koro gibi saf tutarak bize hangi konuda ne duymamız, ne düşünmemiz gerektiğini söylemeye başladı. Bu rolü pek sevmiş, kendine pek yakıştırmış olmalı ki, bunca yıldır hâlâ bunu yapıyor. TV'de haber verenler acele acele ve bağıra

bağıra konuşuyorlar, reklamların bazıları onları taklit ediyor. Yorumcular bağırıyor, derken bütün toplum bağırmayı bir meziyet olarak bağrına basıyor.


Bazen, gazete ve gazetecilik üstüne, gazetecilerin yapabilecekleri, edebilecekleri, diyebilecekleri cılız, sınırlı, sessiz kalabiliyor. Bizzat gönüllü veya mecburi boyun eğişleri dilsiz kılıyor.

Hakikat peşinde dürüstçe koşmayı taahhüt ettiği sanılan gazeteci, kendi hakikati üstüne konuşamaz, koşamaz hale geliyor.

Çünkü, çok güçlü sandığınız nice ünlü de dahil, ama özellikle şöhretsiz binlerce gazeteci esasında esastan güçsüz.

Siyasi, bürokratik, askeri, ticarî, mali, ekonomik, maddî ve manevî, geleneksel veya çağdaş nice iktidar karşısında güçsüz milyonlarca insan gibi.

Ama bizim gibi, özellikle özgürlük, gerçek, hak, hukuk, dürüstlük, bağımsızlık vesaire üstüne yazılar yazıp düşünce ifade edenler in, istedi mi sesi çıkabilenlerin öyle havaya bakıp ıslık çalma hakkı yok.

Söyleyecek bir şeyiniz, açıklayacak gerekçeniz, devam etme yahut etmemeye dair kararınız ile beyanınız olabilmeli.

* Umur Talu (Sabah)

* Murat Belge (Radikal)

Ateizm ve Agnostisizm: Ben hangisiyim?

Ben zaten bu nedenle insanların dine inanmalarının nesnel bir nedeni, anlaşılır bir gerekçesi olduğunu düşünürüm. Sığ aydınlanmacı ateistler gibi, insanların bilgi ve hatta akıl eksikliği'nden ötürü inandığı görüşüne katılmam. İlk ve son sorularının eziciliği ve Ben, öldükten sonra ne olacağım sorusunun korkunçluğu karşısında böyle bir şeye inanmayı seçmiş bir insanı bundan ötürü kınayamam.

Ancak, en önemli konu da şurada: Zamanda, mekânda sonsuzluk gibi altından kalkılmaz kavramları evirip çevirdikten sonra, şu büyük çoğunluğun yaptığı gibi, temel çizgilerle kendimizle töz'deş gibi gördüğümüz, yediğimize içtiğimize karışan, cezalar ve ödüller dağıtan bir Allah kavramında huzur bulmak, benim böyle inanmaya ihtiyaç duymam dışında bir etkenle açıklanamaz.

* Murat Belge (Radikal)

Yanlış boyanın sarışınlığı

Sarışınlığı, insanlık galiba bilinç altında bir üstünlük duygusu olarak yaşıyor. İkincisi, galiba sarışınlıkla Batılılık birbiriyle özdeşleştiriliyor. Sarışınlaşınca belki asırlardır bir parçası haline gelmeye çalıştığımız Batıyı kendi nefsimizde somutlaştıracağımıza da inanıyoruz. Üçüncüsü, Anadolu'dan gelmiş, karayağız, kara kaş kara göz bir kadının o haliyle içine girdiği yeni çevrede velev ki, parası pulu olsa da, kabul görmeyeceğine inanması, yeni dünyayı açacak anahtarın sarışınlaşmak olduğunu düşünmesi neresinden bakılsa üzücü ama bir o kadar da insancıl. Anlaşılan, Türkiye'de de bir grup kendinden gayrı memnun insan var ve sarışınlık onların bir tür korunağı.

* Hasan Bülent Kahraman (Sabah)

Üniversite cebe girdi, biz milli değerlerde takılı kaldık

Ancak aynı genç akademisyenler, toplantıya girdiklerinde sus pus oluyor, hocalarının milli ve dini değerlerden söz etmesini uyuklayarak dinliyor ama itiraz etmiyorlardı.

İtiraz etmiyorlardı, çünkü karşılarındaki hocalar, akademik kariyerlerinde köstek olabilirdi. Karşı gelmek başlarına iş açabilirdi.

İkinci gün dayanamadım: Söz alarak, bağıra çağıra, üniversite seviyesine gelmiş bir öğrencinin artık bilim öğrenmesi gerektiğini… Milli ve dini değerlerin zaten yeteri kadar ilköğretimde ve lisede vurgulandığını… Bizim ise, eğitimde geleceği konuşmak üzere orada toplandığımızı söyledim.

Böyle dan dun konuşmama çok bozuldu Anadolu profesörleri. Alışkın değillerdi. Duymazdan geldiler. Bildiklerini söylemeye devam ettiler.

Ben de İnternetin kelime olarak dahi geçmediği bir eğitim bildirisinde yerim olamaz diyerek imzamı çektim.

* Emre Aköz (Sabah)

Madem sen benim kızımı öyleyse ben de senin kızını…

E.'ye gelince… O, resmi nikâhı da olmadığı için çoktan evine gönderilmiş ve gözden çıkarılmış durumda. İki kez intihara teşebbüs ettiği anlatılıyor. B.'nin ise olaydan bu yana evden çıkmadığı… Biz o evin çok yakınına kadar gittik, hatta kendisiyle görüşmek istedik. Akşamüstü saatleriydi, uyuyordu. Etraf, yabancı biri gelmiş, garip garip sorular soruyor şüphesiyle bakan meraklı gözlerle doluydu. Biz de oraya gidene kadar fazla kurcalarsanız silâhlar patlar vicdan azabıyla doldurulduğumuz için sırların içinde kaybolduk. B.'nin hikâyesine de burada üç nokta koymak gerekti; yetkili ve etkililer, asıl gerçeğin peşine düşünceye kadar…

 

61
Derkenar'da     Google'da   ARA