Patronsuz Medya

Bill Gates

Öyle eziğiz ki, içinde bir Türk olan her şeyi ana-babamız, ailemiz gibi sahipleniyoruz. Falancayı tasarlayan bir Türk', Filanca şirket bir Türk'e emanet'. Bir zaman bir büyük gazetemiz Bill Gates'in umudu Türkler gibi bir başlıkla Microsoft'un Seattle merkezindeki 100 Türk'ü haber yapmıştı! Gates'in umudu… Siz başka ülkelerin medyasında hiç böyle başlıklara rastlıyor musunuz Allah aşkına?

Microsoft'un Türkiye'de yaptığı şey satış ve pazarlama. Hepsi bu. Bill Gates her hafta sonunu Türkiye'nin bir şehrinde geçirse de böyle kalacak. Başbakan hangi hevesle bilinmez Yatırım yapın diyor, Teknopark diyor. Gates içinden ne diyor dersiniz?

* Serdar Kuzuloğlu (Radikal)

Yaşanmış ve öldürmüş hayat hikâyeleri

Darbe anonslu radyolarda, ihtilal bildirisi ajanslarda önce Silahlı Kuvvetler'in emirkomuta zinciri içinde şey edip etmediğine kulak verilirdi. 27 Mayıs o açıdan sıkıntılı olmuş, 12 Mart zinciri yerli yerine koymuş sayılırdı. 12 Eylül 80'in Emir-komuta zinciri ise takdirle, sevinçle, yüzde 90 destekle karşılandı. Pek kimse, zincirin en başındaki nin aslında kime emir-komuta ile bağlı olduğunu, Anayasa'nın o konuda ne yazdığını, darbenin anayasa ihlal ettiğini filan mesele yapmadı

* Umur Talu (Sabah)

Param var ama tüketmeye hakkım yok

* TEMA Vakfı Yayınları'ndan çıkan Dünyanın Durumu 2004 raporlarını yorumlayan Karaca şu tespitleri aktarıyor:
* Dünyada makyaj malzemesi için yapılan harcama 18 milyar dolar. Dünyadaki tüm kadınların üreme sağlığı ve bakımı için gerekli para 12 milyar dolar.
* Avrupa ve ABD'de evde beslenen hayvanların mamasına harcanan para 17 milyar dolar. Dünyada açlığın ve yetersiz beslenmenin sona erdirilmesi için gerekli para 19 milyar dolar.
* Parfüme harcanan para 15 milyar dolar. Evrensel okur yazarlığın sağlanması için gereken yıllık ek yatırım 5 milyar dolar.
* Deniz seyahatlerine harcanan para 14 milyar dolar. Dünyada herkese temiz içme suyu sağlaması için gerekli miktar 10 milyar dolar.
* Avrupa'da dondurmaya harcanan para 11 milyar dolar. Her çocuğun aşılanması için gerekli miktar 1.3 milyar dolar.
* Satışa hazır 1 ton altın elde etmek için 300 bin ton atık üretilir. Başka bir deyişle altın bir alyans için ortaya çıkan atık miktarı 3 tondur. Bu atıkların çoğu siyanür ve kimyasal maddeler içerir.

* Hayrettin Karaca (Akşam)

Özel Harp Dairesi duyurur

Devlet terörü mağdurlarından Doçent Dr. Haluk Gerger'in isabetli saptamasını aktarmanın yeridir. Gerger, emekli generallerin açıklamalarının sağcısı, solcusu hatta Kürdüyle herkesin milli seferberlik halinde muhbir tetikçi vatandaş ve ordulaşmış millet propagandası'na maruz bırakıldığı bir psikolojik harekât kapsamında görülebileceğinin altını çiziyor. Milletinin hafıza zaafına inancının son raddesinde kahraman Yirmibeşoğlu besbelli hatırlanmaz sanıyor. Gazeteci Fatih Güllapoğlu'na verdiği bir söyleşide coşkuyla şunları söylüyordu. 6-7 Eylül olayları da bir Özel Harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı. Yani gururla andığı muhteşem başarı, üstüne titredikleri Cumhuriyet tarihinin en utanç verici olaylarından biri. Aynı Yirmibeşoğlu, daha yakın zamandaki (2001) bir söyleşisinde de tatlı tatlı anlatıyordu: Savaşta, düşmanın işgal ettiği bölgelerde bazı olaylar yaratılır ve düşman yaratmış gibi gösterilir. Halkı düşmana karşı galeyana getirmektir amaç… Belki Güneydoğu'da da oluyor bunlar, yanlış olarak…

Bu değerli komutanların emekli asker gevezeliğiyle ortalığa dökülüp korumaya çalıştıkları Özel Harp Dairesi'nin marifetlerini hatırlıyoruz. Şemdinli'nin hemen üstüne bu cinai oluşumların muhabbetle anılma çabasının ne manaya gelebileceğini de tartabiliyoruz.

* Yıldırım Türker (Radikal)

Hadi gayri!

Evlerinin önünde kurşunlanan ve bin bir düşünce, bilgi, deneyim ve iyilikle dolu kafaları kanlar içinde kaldırımlarda parçalanan üniversite hocaları, savcılar, emniyet müdürleri… Evlerinden kaçırılıp boğma telleriyle nefessiz bırakılan bedenlerine bir an önce ceset olmaları için susturucu kusturulan üniversite öğrencileri…
Aynı silahlarla öldürülen solcu ve sağcı gençler…
Kahramanmaraş, Çorum katliamları…
İstanbul Üniversitesi önünde bombayla havaya uçurulan çocuklar…
1 Mayıs'ta Taksim Kazancı Yokuşu'na yığılan 40'a yakın insan…
İşkenceler, idam sehpaları…
Pusular ve yaylım ateşler de mevcut.
Yani, ülkenin yabancılar tarafından işgalinde gayri nizami harp yürütmek üzere kurulmuş birtakım birimler ile onlara, devlete yamaklık yapan birtakım sivil örgütlenmeler, esas savaşı, kendilerine düşman seçtikleri kendi vatandaşlarına karşı yürüttüler!

* Umur Talu (Sabah)

Yeni yıl

Bir gün Başbakan istifasını Cumhurbaşkanına sunuyor. Ancak istifa mektubunun metni halka açıklanmıyor ve devlet sırrı olarak saklanıyor. Ama rüya olduğu için ben bu mektubu okuyorum. Başbakan diyor ki: Kendimi bir haremağası gibi hissediyorum. Hiçbir şey yapamıyorum. Padişah birini alıp gidiyor, kalanların nereye gittiğini ben bile bilmiyorum. Her şey otomatiğe bağlanmış gibi kendiliğinden oluyor. Bu nedenle görevi bırakıyorum.

* Mahir Kaynak (Star)

Kim tutar onu?

Cevdet ve Bey Oğulları'nda koca tarihi yazmaya girişen, Beyaz Kale'de, Kara Kitap'ta en ince, en karanlık, en ulaşılmaz bilgilere ulaşan ve faş eden, olağanüstü ruh tahlillerini, insanlık hallerini, Kars'ı dahi yazan bir yazarın, bu kadar büyük ve önemli bir gerçeği 6 ay önce keşfettiğine, öğrenmenin yaşı yoktur deseler de inanmak zor…

* Ümit Aslanbay (Star)

Ah Bu Çılgın Türkler

Futbol saldırganlığın ve tecavüzün meşru alanı. Balkonda, arabada, caddede insan öldürmenin veya dövmenin mahalli… Buna başka ülkelerde mafya diyorlar. Biz de futbol mafyayı, kara parayı, kirli adamları meşru kılıyor. Pespayelik ve serseriliğin futbolla meşruiyet kazanıyor. Aşağılık duygusu ile şişmiş medeniyet düşmanlığı şiddetle cilalanıp futbolun ardına gizleniyor.

Kara bıyıklı, kara derili, pahalı elbiseli güçlü adamların, bu güç için nereden buldukları belli olmayan akıl almayacak paraları kulüp başkanlıklarına yatırmaları size tuhaf gelmiyor mu?

* Ayşe Önal (Star)

Burçuvazi, kent, site, morgıç

Burjuvazi, yani bourges yani kalenin burcu, yani burçların dibinde yaşayan insanlar yani Türkçesiyle Burçuvazi olmaları gerekiyor, surlarının, burçlarının içine çekiliyorlar, bulundukları coğrafyada, o coğrafya ile alâkası olmayan güvenli yerler oluşturuyorlar. İşi bilenlerin söylediklerine göre, ayda toplu konut kredisi alarak bu sitelerin vatandaşları arasına girebilmek için ayda en az 3-3.5 milyarlık geliriniz olması gerekiyormuş. Olmadığı halde kredi alarak bourges civeliğe'(!), burçuvaziliğe terfi etmek isteyenlere ise şans dilemekten başka çaremiz yok. Öyleyse olan veya alan bir daha alıyor demek bu. Ya da memleket Rus Ruleti oynuyor, o kadar konut ne olacak, bankalar ödenemeyenlere el koyarsa kime, kimlere satacak, 100 Milyara kredili aldığın konut ilerde kaç para olacak, bunların hiçbir önemi yok.

* Ümit Aslanbay (Star)

12 Eylül veya Reel Atatürkçülük'ü Anlamak!

Bugüne kadar 12 Eylül askeri cuntasına dair çok şey yazıldı. Yapılan değerlendirmeler daha çok cuntanın ortaya çıkardığı vahşet tablosunun, sistematik devlet terörünün, insanî yıkımın ve sosyo-ekonomik sonuçların sergilenmesiyle sınırlı kaldı. Askerlerin neden bu kadar kolay müdahale edebildikleri, sivil denilenlerle ilişkileri, daha baştan söylemek gerekirse aynılığı veya sivillerin sivil olmadığı, sivil-asker özdeşliği, neden üniformasız olmanın sivil sayılmaya yettiği, darbeciliğin olağan', sıradan bir yönetim geleneği oluşu, asıl misyonu mistifikasyon [yanılsama] yaratmak, rejime demokratiklik görüntüsü vermek, diplomalıları ve halkı aldatmak olan Parlamento'nun içi boş kabuk oluşu, velhâsıl modern denilen kurum, söylem ve mekanizmaların ne işe yaradığı gerektiği gibi tartışılamadı. Elbette, bu durum bizim için şaşırtıcı değildir. Zira, devlet kafası taşıyan, bağnaz resmî tarih ve resmî ideoloji tarafından beyinleri dağlanmış, bilinci köreltilmiş, Avrupa-merkezli ideolojik yabancılaşmayla şerbetli aydınların kendi gerçekliklerine yabancılaşmasında şaşılacak bir yan yoktur.

* Fikret Başkaya (Özgür Üniversite)

Selçuk, Bahçeli ile gizli gizli görüşüyor

İlhan Selçuk, Nadir Nadi'nin ölümünden sonra yaptığı darbeyle Cumhuriyet'te tam anlamıyla tek adam saltanatı kurdu. Kendi ideolojik çizgisini Cumhuriyet'e dikte etti. Önceleri daha çok Kemalizm ile Marksizm'in bir bulamacı olan İlhan Selçuk çizgisi, daha sonra açıkça milliyetçiliğe kaymaya başladı. Selçuk, Ziya Gökalp'in şiirlerinden yaptığı alıntılarla Yeni Turan diye tarif etti bu çizgiyi. Bu amaçla, MHP lideri Devlet Bahçeli'yi de içine katan gizli kapaklı temaslarla Kızılelma koalisyonu ve Pantürkizm arayışlarına girdi. (…) İlhan Selçuk Kızılelma koalisyonu'nun ideologluğuna soyunuyor, Bahçeli ile gizli kapaklı görüşmeler yapabiliyordu.

* Hasan Cemal'in kitabından özetler (Zaman)

Polis, emniyet müdürüne ateş açtı

Aracın Jandarma'ya ait olduğunu o anda resmen öğrendim. Yoksa Jandarma'ya ait olduğunu düşünmemiştim. Zaten vatandaş da aracın kime ait olduğunu bilmiyordu. Dosyadaki bilgilere göre araç, Hakkâri İl Alay Komutanlığı'na bağlıydı ve 2004'te Karabük'ten alındığına dair teslim tutanakları vardı. Muhtemelen Hakkâri'de dolaşan diğer araçlar biliniyor diye bu araç yeni getirilmişti. Bagajdan çıkan bir başka dosyada da bomba atılan pasajdaki dükkânın krokisi, sahibi Seferi Yılmaz'ın biyografisi etrafı kırmızı kalemle işaretlenerek çizilmişti. Yani atılacak bombanın yeri önceden belirlenmiş ve bomba atılmıştı. Aracın bu bombayla ilişkili olduğu da böylece açığa çıktı. Arabadan bir de jandarma astsubayı Ali Kaya'nın Her yere girebilir diye tanıtım kimliği çıktı. Yani araç, eski adı JİTEM olan JİT'in hizmetinde çalışıyordu.

* Neşe Düzel'in röportajı (Radikal)

Arap niçin Arap?

Acılı yemeleri de, tıpkı bizim güneydoğu gibi, eziyet sevdiklerinden değil, iç ısıyı yükseltip, bunaltıcı sıcakta içini dış havayla dengeleyip sıcağı hissetmemek amacıyla değil midir? Bunu düşünemeyen Batılı onları aşağılamaya başlıyor kokuyorlar diye.

Bütün bunlara yüzyıllar süren, sinsi bir hastalık gibi onları kemiren koyu yoksulluğu da ekleyiniz… Petrol satarak birdenbire zengin olanları da, temel bulunmadığı için görkemli fakat görgüsüz bir yaşama biçimi oluşturabilmişler… Bizim yeni zenginlerin sergiledikleri hırtlıkları hatırlayınız.

* Engin Ardıç (Akşam)

Hakkâri'de korku ve gerginlik var

Hakkâri'de sivil toplum kuruluşlarından, belediyelerden ve halktan çok ciddi iddialar dinledik. Yüzleri kar maskeli adamların gece yarısı evleri bastığına, gündüz adam kaçırdığına dair insan hakları dernekleri neverilen dilekçeler, şikâyetler var. Mesela ağustos ayında Hakkâri'nin merkezinde gündüz vakti tüfekli, kar maskeli adamların minibüsten bir genci indirip götürdüğü anlatılıyor. Ertesi gün çocuk ölü bulunuyor. Valilik bunun üzerine açıklama yapıp, çatışma olduğunu söylüyor.

* Neşe Düzel'in röportajı (Radikal)

Hilafet niçin olmaz?

Hilafet ölmüş ve tarihe gömülmüştür, 2005 yılında, bu saatten sonra mümkün değildir. Kemalistler korkmasınlar, şeriatçılar da hilafeti getirecek ve madara olacak kadar aptal değiller.

 

58
Derkenar'da     Google'da   ARA