Patronsuz Medya

Vay müzevir vay!

Maddi durumumuz çok iyi olmasına rağmen babam elektrikçi bir arkadaşını getirip evin elektriklerini kaçak yaptırmıştı. Ertesi gün bir konu yüzünden kavga ettik. Elektrik idaresini arayıp babamı şikâyet ettim. Milyarlarca lira ceza ödemekten rüşvet vererek kurtulabildi. Şimdi de hem o memuru hem de babamı şikâyet edicem. Böylelikle devlete ve bana yaptığı birer yanlışı düzelticem. Bir taşla kuş sürüsü.

itiraf.com

Aklın başına anca mı geldi teres?

Sevgilim eczacı. Tanıştığımızdan beri işinde yaptığı yolsuzluklar beni rahatsız ediyordu. Sahte sağlık karneleri, sahte küpürler, tanıdık doktorlara yazdırılan, parasını devletin ödediği pahalı ilâçlar, küpürü kesik ilâçları devletten sonra bir de vatandaşa satma, fahiş kârlar… Genelde işyerinde görüşürdük. Böyle şeylere şahit olmak ona karşı güven duygusu geliştirmemi engelledi. Son bir haftadır ayrılma sürecindeyiz. Beni de kullanmış. Meğer stepne erkeği hazırmış. Yani duygularını da iki kere pazarlamış. Bu açıklarını ilgili mercilere şikâyet edip etmemeyi düşünüyorum. İyi ki bitiyor. Allahından bulsun.

itiraf.com

fön_fırçası; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 25; İl: İzmir

Senelerdir bilgisayar kullanmama rağmen şu kes-yapıştır (cut-paste) olayında kendimi bir garip hissediyorum. Anlatması bile tuhaf. Tabii ki öyle bi şey olmadığını biliyorum ama, cuttan sonra paste edeceğim dosyaya giderken bilgileri mouse'un içinde taşıyormuşum gibi geliyor. O anda taşıdığım şeyin ağırlaştığını, zor hareket ettirebildiğimi düşünüyorum. Paste dedikten sonra da üzerimden resmen büyük bir yük kalkmış gibi oluyor. Tabii ardından da salaklığıma gülüyorum.

itiraf.com

dikendiken; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 35; İl: Ankara

Parçalanmış, yok edilmiş, dini, namusu ve çocuğu elinden alınmış bir insan olarak itirafımdır. Her şey bir yol kenarında bedava İncil dağıtan bir adamdan İncil almamla başladı. Giderken beni çağrıp çocuğum olup olmadığını, Amerika'daki bir kilisenin belli sayıdaki Hıristiyan Türk çocuğuna eğitim bursu vereceğini söyledi. Burs deyince ilgimi çekti. Bana birkaç kitap daha verdi. Mülakata kadar ailecek okuyarak hazırlanmamızı istedi. Her akşam ders gibi o kitaplara çalıştık. Daireden bozma bir kiliseye gitmeye başladık. Ortada burs falan yoktu. Ancak biz onlar gibi davranmaya başlamıştık. Bir kaosa sürüklendiğimi yeni yeni fark ettiğimde, eşimin o kiliseye devam eden bir adamla ilişki yaşamaya başladığını ortaya çıkardım. Tüm bu olanlarla derin bir çöküş yaşayarak intihar ettim. Ölmedim. Eşimden boşandım. Mahkeme, intihar ettiğim gerekçesiyle çocuğumu eşime verdi. Şimdi çocuğumun izine ulaşamıyorum. Perişan haldeyim. Tüm bunlara da o burstan alacağımız paranın hırsına kapılmam sebep oldu.

itiraf.com

gasssteci; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 27; İl: İstanbul

Az sonra okuyacaklarınız, benim tarafımdan bire bir yaşanmış olmasına rağmen, bu kez benim hiç bir suçum yok. Anlatacağım kişi, Türkiye'nin en tanınmış ve kıvırmaya meraklı gazetecilerinden biri. Artık kim olduğunu biraz kafa yorup bulun.

Yıllar önceydi. Güneydoğu'daki terör olaylarında binlerce insan can veriyor, terör haberleri televizyonların ve gazetelerin manşetlerinden inmiyordu. Biz de, (kalabalık bir grup gazeteci olarak) Diyarbakır'ın kırsalındaydık. Herkes birbirine haber atlatmaya çalıştığından, görüşmeler gizli yapılıyor ve gerektiği takdirde, PKK'dan üst düzey militanlarla bile irtibata geçiliyordu. İşte bu gazeteciye gelen bir istihbarat, her ne kadar onun tarafından özel diye bilinse de, hepimiz tarafından duyulmuştu. Bir örgüt üyesi, ünlü gazeteciyi arayarak, Bir korucunun, elektrik direğinde ağzına para tıkıştırılarak asılacağına karar verldiğini söylemişti.

Ünlü gazeteci, bu infazın görüntülenmesi için aranmıştı ama örgütün unuttuğu bir şey vardı. Bu gazeteci alkolden fırsat bulamıyor ve hatta kendisine gelen bu bilginin, ne zaman gerçekleşeceğini unutuyordu. Oysa terör örgütü gün ve saati çok açık vermişti. Sabaha kadar içen ve sızan gazeteci, tatlı rüyalar görürken olay gerçekleşti. Gazeteci abimiz uyandığında iş çoktan bitmiş, korucu öldürülmüştü. Ayıldığında, olayları yarım yamalak hatırlayan ve bunu daha önce merkezine, özel haber diye veren gazetecinin etekleri tutuştu. Ne yapacağını bilemiyor, kendinden genç meslekdaşlarına nasıl mahçup olduğunu düşünüyor, hatta kendi özel haberini atlayan gazeteci olarak tarihe geçiyordu.

Ama bu hırslı, acımasız, kadın ve alkol düşkünü gazetecinin aklına iğrenç bir fikir geldi. Terör örgütü militanlarını arayıp, bin bir türlü yalan söyleyerek, örgütten küçük bir ricada bulundu. Acaba yeni bir idam olayı, gazeteci abimiz için özel olarak yapılabilir miydi? Sonuç olumlu geldi ve başka bir korucu ağzına yine para tıkıştırılarak, elektrik direğine asıldı. Gazeteci abimiz de, büyük bir vakurla bu olayı en iyi şekilde, daha doğrusu iğrenç şekilde, görüntüledi.

Şimdi sıra geldi ikinci itirafa. Biz bu olayı başından beri biliyorduk ve istesek engelleyebilirdik, ama sırf basın piyasası bu iğrenç adamı tanısın diye bir şey yapmadık. İçimizde hâlâ pişmanlığını yaşıyoruz. Tamam, biz de arada hoş olmayan haberler yapıyoruz, ama ne bu kadar ünlü, ne de zengin, hatta şerefsiziz.

itiraf.com

jigolodiilim; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 29; İl: Ankara

itiraf.com'da itirafına yorum yazdım. Mesajlar telefonları takip etti. Buluşmaya karar verdik. Dolmuşa binmiş buluşma yerine giderken biraz geç kalacağımı haber vermek istedim. Karşı tarafın telefonu çalarken aynı anda dolmuşta da bir telefon çalıyordu. Anlamadım tabii. Ta ki sağ kulağımdaki telefonda iki sıra önümde oturan bayandan, Kusura bakma geciktim ama on dakika sonra yanındayım hayatım cümlesini duyuncaya kadar. Onu gördüm! Hiç sesimi çıkarmadan kapattım. Sonra da geç kalmasını (!) bahane ederek, Bence artık hiç gelme diye bir mesaj yazdım. O indikten sonra da son durağa kadar devam ettim. Mesajımı okuduğundaki tepki ve üzüntüsünü görünce Net'ten tanışma olaylarına artık bir son vermem gerektiğine karar verdim.

itiraf.com

yadigar; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 26; İl: Adana

5. Kamuda çalışıp da devamlı şikâyet eden doktorlar bence şikâyet etmek yerine istifalarını verip özel sektörde çalışmayı denesinler. Ama yapamazlar. Çünkü özel sektör para kazandırmazsanız size para vermez. Ve verdiği parayı haketmenizi ister.

6. Doktorların çoğu yukarıda açıkladığım gibi davranıyor. İstisnalar elbette var.

7. İyi ki varsın itiraf.com. Yoksa bunları nasıl dile getirirdim.

Bu ülkede şikâyet etmesi gereken en son meslek grubunun doktorlar olduğuna inanıyorum. Nedenlerine gelince:

1. Haftada 40 saatten fazla çalışmayarak ayda (döner sermaye paylarını da dahil edersek) bir milyar cıvarında para kazanıyorlar. Hem de yeni mezun bir doktor.

2. Kesinlikle haftada en az dört gün tatil yapıyorlar.

3. Aldıkları bıçak parasının rüşvetten hiç bir farkı yok. Kesinlikle ahlâksızlık. O ameliyatı yapmak için zaten maaş alıyorlar.

4. Ayrıca hem kamuda çalışıp hem de muayenehane açmaları da kesinlikle etik değil. Hâkimlere avukatlık yaptırmak gibi bir şey bu. Kamunun olanaklarını kendi şahsî çıkarları için kullanıyorlar.

itiraf.com

tuhafpolis; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 32; İl: İstanbul

Umarım ileride imkânınız olur da doktorluk yapmazsınız. Zira sizde bu ard niyet, sevgisizlik ve tahammülsüzlük varken kimseye faydanızın dokunacağını zannetmiyorum. Umarım fırsat bulursunuz da, çivisi çıkmış dediğiniz bu ülkeden bir an önce -orası her neresi ise- özlemini duyduğunuz yere gidersiniz.

Polis memuruyum. İTÜ'den önlisans, KTÜ'den lisans diplomam var. Halen yüksek lisans yapıyorum.

Sokakta sizden rüşvet isteyen polis şeref ve haysiyet açısından ne kadar zavallı ise, bunu ona teklif edenler, resmi mercilere şikâyet etmek yerine değişik platformlarda sızlananlar da aynı derece de şeref ve haysiyet züğürtüdür. Tahsil cehaleti alır ama eşeklik baki kalır diye ne güzel söylemişler.

primum non noncere (önce zarar verme) rumuzlu arkadaş… Altı yıl okuyup doktor olmuşsunuz ama bir kötü örnek yüzünden 150 bin kişilik koca bir teşkilata hakaret etmekten imtina etmiyorsunuz.

Biz de yazalım mı? İlaç firmaları ile anlaşmalı çalışıp hastalara ekstradan dünya kadar ilâç yazdığınızı, mesaiye sabah 10'da teşrif edip öğleden sonra üçte muayenehanelerinize koştuğunuzu, üstelik bu süre zarfında da ilâç mümessilleri ve hemşerilerlerle lak lak yapmaktan hasta bakmaya vakit bulamadığınızı, para karşılığı rapor tanzim ettiğinizi, yanlış iğnelerle onlarca insanı sakat, elsiz, kolsuz bıraktığınızı, para karşılığında yedi aylık bebekleri dahi kürtaj adı altında katlettiğinizi…

Para meselesine gelince… 10 yıllık polisim. Haftanın altı günü günde 12 saat çalışıyorum. Bayram ve resmi tatil günleri de buna dahil. Sürekli namlunun ucundayım. Her sabah işten çıkarken eşimle ve çocuklarımla helâlleşiyorum. 590 milyon lira aylıkla geçiniyorum.

itiraf.com

 

71
Derkenar'da     Google'da   ARA