Patronsuz Medya

Necdet Şen'i nihayet buldum

Hasan Kaçan - Aksiyon, 1 Ağustos 1998  


Hürriyet'te yazıp çizdiği sıralar çok insan Necdet Şen'i izliyordu. Çizdiklerini seven de vardı sevmeyen de.

Ama hepsinin de ilgisini çektiği muhakkaktı.

Hikayelerinin yayınlandığı her gün insanlar birbirine "Necdet'in son çizdiğini gördün mü?" diyordu.

Evet, o sıralar medyada, özellikle de Hürriyet'in plazasında bir Necdet Şen fırtınası esiyordu.

Sonra ne olduysa oldu.

Necdet Şen önce Hürriyet'ten sonra da ortalıktan toz oldu.

Sır oldu uçtu sanki.

Necdet'i merak edenlerden biri de hayranı Hasan Sutay'dı.

Bir kaç haftada bir telefon açar, Necdet'ten haber sorardı.

Aradan bayaa bir vakit geçti.

Necdet'i buldum.

Annesiyle beraber kalıyordu.

Ortalıktan kaybolmasının sebebi Necdet'in çıktığı Doğu gezisi.

Bir gün Laleli'den otobüse atlıyor ver elini Tahran.

Sonra Pakistan'a geçiyor.

Nihayet Hindistan ve Nepal.

Necdet her gittiği yere hayran kalmış.

Üstelik bu mini dünya gezisini oldukça ucuza getirmiş.

Kafaya konuldu mu olmayacak şey yok.

Necdet'i dinledikçe ben de keyif aldım.

Aslında Doğu gezisinden ziyade en çok ilgimi çeken Necdet'in başından geçen trafik kazası.

Sanırım Hürriyet'ten ayrıldıktan sonra Necdet özel otosuyla Antalya'ya gidiyor.

Bir ara yol sormak için duruyor, başını camdan çıkarıp o sırada yol kenarında duran vatandaşa "Bilecik'e nasıl giderim?" diye soruyor.

Vatandaş "Ben de oraya gidiyorum" deyip teklifsizce atlıyor arabaya. Necdet bakıyor, kara ama kuru değil korkunç yüzlü biri.

Yol boyunca Necdet'e gırtlağı kesilen şoförlerden bahsediyor.

Arada bir elini cebine atıyor, Necdet ürküyor, basıyor gaza.

"Aslında şoförü kesen yolcu da haksız değil" diyor, Necdet basıyor gaza.

"Cebinde çok para var mı?" diyor Necdet basıyor gaza.

140… 150… 160…

İbre gittikçe yükseliyor.

Necdet bir an önce Bilecik'e varıp yanında oturan kâbustan kurtulmak istiyor.

Hep "bir-an" da olan şey oluyor. Araba yola dökülen mıcırda kayıyor. Necdet asılıyor frene gayrı ihtiyari.

Takla atmaya başlıyorlar.

Taklalar, taklalar, taklalar.

Araba haşat, tavan dümdüz olmuş. Mucize kabilinden hem Necdet, hem de bay kâbus yara almadan kurtuluyor. Necdet arabayı bir kamyona atıp İstanbul'a servise gönderiyor.

Kendisi otobüse atlayıp yola devam ederken hınzır hınzır da gülümsüyor. "Nasıl kurtuldum heriften ama…"

diYorum

 

69
Derkenar'da     Google'da   ARA