Patronsuz Medya

Yoksulun sırtından "kalkınma" caiz mi hocam?

Durmuş Düşünür - 18 Nisan 2009  


Şu yere göğe sığdırılamayan "kalkınma" kavramını biraz sorgulamak gerekmez mi?

Yanlış bilmiyorsam, günümüzdeki carî iktisat anlayışına göre "kalkınma" denince üretim artışı, gayrı safî millî hasıla artışı, refah düzeyi ve diğer ekonomik göstergelerdeki iyileşme falan geliyor akla.

Peki bunlar nasıl artıyor? Dünyadaki toplam servet eğer sürekli büyümüyorsa birimizin zenginliği başkalarının fakirliği demek olmuyor mu?

Ya kalkınırken tükettiğimiz ve bir daha yerine konulamayacak olan doğal kaynaklara ne oluyor?

Yani "ilerlemekten" anladığımız, nalıncı keseri gibi hep bize yontan bir yer kapma yarışı mı? Bencillik mi ilerleme? Millî ya da bireysel anlamda? O zaman geride kalanların hali ne olacak? Diyelim Bangladeş ya da Sudan açlıktan kırılırken biz "e ne yapalım, onlar da kafayı çalıştırıp kalkınsalardı" mı diyeceğiz?

Gezegenimiz mahvolmaya doğru sürüklenirken Kyoto sözleşmesini imzalamayı "kalkınmamı yavaşlatır" gerekçesiyle reddeden Çin ve ABD gibi ülkeler mi olacak bizim de kalkınma modelimiz?

"Dünyaya ne olduğu umurumda değil, ben kendi gayrı safî millî hasılama bakarım" mı diyeceğiz? Peki içimize sinecek mi böyle bir kalkınma?

diYorum

 

Durmuş Düşünür ve onun gibiler neler yazdı?

85
Derkenar'da     Google'da   ARA