Patronsuz Medya

Ferrari'sine bindiğimin bilgesi!

Durmuş Düşünür - 1 Mayıs 2010  


Biliriz ki her insan içinde iyilik kadar mendaburluk tohumlarını da taşır. Kimin çocukluk anılarını kurcalasan -öyle ya da böyle- bir iki tane de hoyratlık anlatısı çıkar. Aslolan, kalıp olarak büyürken, zihnen ve vicdanen de büyüyebilmek, pişebilmektir.

Bir yanda hayattan süzmesi gereken balı lâyıkıyle süzmüş, kâmil olma yolunda kendi nefesiyle yol katedebilmiş, elinden tutabildiği kadar canı sırat köprüsünden geçirmeye çalışan vicdanlı, ferasetli insanlar, diğer yanda insan sevmeyen, hayvan sevmeyen, bitki sevmeyen, sadece satın alabildiği şeylerle (meselâ otomobiliyle, teknesiyle, yazlığıyla) halvet olabilen, Ferrari alıp Ferrari satarak "bilge" olan, evlâtlarını da kendisi gibi sevgisiz ve güdük yetiştiren insancıklar var. Hepimiz bir arada, birbirimize çarpa örseleye yaşayıp gidiyoruz.

Hayat çook garip…

Yorumlar

Sayın Durmuş Düşünür her zamanki derviş kimliği ile yine bir süzme kelâm etmiş ve iki sözcükle de değerlendirmesini özetlemiş.

İnanın sözüm meclisten (Derkenar) dışarı, benim soyadım ekini yok sayarsak "Cünûn". Arapça olup anlamı da aşktan, içkiden, mecnunluktan doğan sarhoşluk, delilik hali. Kısaca "deli" de diyebiliriz.

Akıl noksanlığı olmasa da (Divân şairi zampara Nedim'in şiirlerinde sıkça geçer) Cünûn'luk haliyle müsemma mıyım diye düşünmeye başladım.

Tamam soyadım gibi rakıyı da çok seviyoruz, aşk zaten doğamızda var, musîki de hiç eksik olmadı yaşamımızdan (ayıptır söylemesi ud çalarım dostlar sofrasında).

İçime bir kurt düştü, kafayı taktım "müsemma"ya. Sonumu da merak eder oldum. Allah muhafaza! Ya müsemmalar doğru çıkarsa?

Değerli Düşünür Durmuş, lûtfedip benim de yetişir misin imdadıma?

Macit Cününoğlu - 28 Ocak 2011 (15:38)

Müsterih olunuz kıymetli "Cünûn" Beyciğim, öyle herkes ismiyle müsemma olsaydı, ortada ne aydın doğan, ne arif doğan, ne nihat doğan, ne de doğan görünümlü şahin kalırdı. İnsanların çoğu "ismiyle gayrı-müsemma" dır; benim gibi.

Bendeniz, ayıptır söylemesi, bir saniye yerinde duramayan, düşünmeden konuşan, çat burada çat kapı arkasında, alafranga tabirle "süperaktif" bir zatım. Eğer herkesin ismi fıtratını yansıtıyor olsaydı, benim adımın da "Keşfettin Seğirtmen" falan olması gerekirdi.

Hulâsa, sonunuzu merak etmenize gerek yok. Zira son diye bir şey yoktur. Hayat, Con Ahmet'in devridaim makinesi gibi durmaksızın kendini yeniler. Ölüm yoktur; biz şekil değiştiririz. Semenken bebek, bebekken hayat yorgunu, derken teneşire bir pırt borcu kalmış moruk, sonra gübre, sonra portakaldaki vitamin, sonra genç kız memesi, sonra dil, sonra diş, sonra semen…

Böyle uzar gider yaşam döngüsü. Atlıkarınca gibi. Dön baba dön, döneriz samsara çarkında.

Durmuş Düşünür - 28 Ocak 2011 (17:07)

Teşekkürler Düşünür Durmuş kardeş, inanın çok rahatladım.

Boş yere okumuşuz diyalektiğin ilkelerini, Heraklit'i, Hegel'i, Darwin'i (hele Türlerin Kökeni yok mu, moda deyimle ömrümü yedi) ve "10 derste" damardan Felsefenin Temel İlkeleri'ni… En meşhuru oydu, galiba Pulitzer Amcam yazmıştı, okumayanı polisten önce yoldaşlarımız döverdi!

Of be rahatladım! Güneş battı, ufaktan ufaktan başlamalı demlenmeye… Ve en sevdiğim şarkıyı "köroğlu" ile terennüm etmeliyim; Kemanî Serkes'in, "Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben halime, titrerim mücrîm gibi baktıkça istîkbâlime" adlı nihavent eserini…

Ve karar vermeliyim, gelecekteki cîsmûhalime… Portakal mı, kadın memesi olayım Con Ahmed'in devr-î daim makinasının dişlileri arasında?

Cünûn olarak yaşayıp gidiyorduk, nereden çıktı şimdi; "Ferrari", "müsemma", "EX" muhabbeti…

Ah Düşünür, siz yok musunuz? Adınız bir de "Ateş" olsaydı, hani derler ya Marmara çırası gibi yanmıştık!

Macit Cününoğlu - 28 Ocak 2011 (17:45)

Efendim, bendeniz de bahsettiğiniz Felsefenin Temel İlkeleri adlı kitabı geceli gündüzlü göz nuru tüketerek tam sekiz (rakamla 8) ayda bitirebilmiştim. (Şaka değil, gerçek.) Yani anlayacağınız, Durmuş Durmuş olalı böyle zulüm görmedi.

Kitapları biz okuyorduk, kızları judo-tekvando kursuna giden oğlanlar kapıyordu.

O gün bu gün, felsefe okumayı bıraktım. Artık sadece bira içip televizyona bakıyorum.

Ve tabii ki kızların biri gidip biri geliyor…

Ekranda…

Budur böyle derin bir filozof oluşumun sebebi hikmeti.

Durmuş Düşünür - 28 Ocak 2011 (19:30)

diYorum

 

Durmuş Düşünür ve onun gibiler neler yazdı?

71
Derkenar'da     Google'da   ARA