Patronsuz Medya

Hindiler Şükran Gününden Hoşlanır mı?

Arundhati Roy - 18 Ocak 2004  


Farklı pazarları zorla açmak için farklı silâhlar kullanıyor. Dünya üzerinde Amerika'nın cruise füzeleriyle IMF'in çek defteri arasında sıkışmamış tek bir ülke yok. Eğer neoliberal kapitalizmin poster delikanlısı olmak istiyorsanız Arjantin, yok kara koyunu olmak istiyorsanız Irak modeli var.

Yoksul ülkeler imparatorluk için jeopolitik ve stratejik olarak önemliyse ya da herhangi bir büyüklükte 'pazarı' varsa ya da özelleştirilecek altyapısı varsa ya da tanrı korusun petrol, elmas, kobalt, kömür gibi değerli doğal kaynakları varsa, bu ülkeler söyleneni yapmak zorundadır yoksa askeri hedef haline gelirler. Doğal zenginliği fazla olanlar daha tehlikeli durumdalar. Kaynaklarını şirketleşmiş mekanizmaya isteyerek vermezlerse, ülkede ya toplumsal kargaşa çıkarılır ya daülkeye savaş açılır.

Ulus ötesi şirketlerin çağında yoksulluk bir suç. Fakirleşmeyi protesto etmekse terörizmdir.

Yeni Irkçılık projesinin bir parçası Yeni Soykırım. Ekonomik karşılıklı bağımlılığın olduğu bu yeni çağda Yeni Soykırım ekonomik yaptırımlar sayesinde kolaylaşıyor. İnsanları gidip öldürmektense kitlesel ölümlere yol açan koşullar yaratılıyor. 1997-1998 yılları arasında Irak'ta BM insanî yardım koordinatörü olan Dennis Halliday, (sonrasında iğrenerek istifa etmişti) Irak'taki yaptırımları tarif etmek için soykırım terimini kullanmıştı. Irak'taki yaptırımlar yarım milyondan fazla çocuğun hayatına mal olarak Saddam Hüseyin'in yaptıklarını da geçti.

Olağanüstü karizmatik adamlar, Muhalefetteyken dev gibiler, iktidarı ele geçirip Devletin Başına geçince küresel sahnede güçsüz hale geliyorlar. Brezilya Başkanı Lula'yı düşünelim. Lula geçen yıl Dünya Sosyal Forumunun kahramanıydı. Bu yıl IMF yönergelerini uygulamakla, emeklilerin maaşlarını azaltmakla, İşçi Partisindeki radikalleri temizlemekle meşguldü. Güney Afrika'nın eski başkanını düşünelim, Nelson Mandela. 1994'te iktidara geldikten sonra, iki yıl içinde hükümeti, 'Pazar' tanrısının ikazı üzerine zorla önünde diz çöktü. Özelleştirme ve yapısal düzenlemeler içeren, milyonlarca insanı evsiz, işsiz ve su ve elektrikten yoksun bırakan çok kapsamlı bir programı uygulamaya koydu.

Neden böyle oldu? Göğsümüzü yumruklamamızın, ihanete uğradığımızı hissetmemizin çok fazla yararı yok. Lula ve Mandela ne yaparlarsa yapsınlar harika adamlar.

Muhalefetten Hükûmete geçtikleri andan itibaren birçok tehdidin rehinesi haline geldiler. Bu tehditlerden en kötüsü bir gecede her hükümeti yok edebilen sermaye kaçışı tehdidi. Bir liderin karizmasının ve mücadele özgeçmişinin Ulus Ötesi Şirketlerin Hakimiyetindeki Kartel'i çökerteceğini düşünmek Kapitalizmin nasıl işlediğini ve dolayısıyla iktidarın nasıl işlediğini hiç anlamamak demektir. Radikal değişiklikler hükümetler tarafından yapılmaz; sadece insanların zorlamasıyla gerçekleşir.

İşgale karşı Küresel Direniş göstermeliyiz.

Direnişimiz ABD'nin Irak'ı işgal etmesinin haklılaştırılmasını kabul etmemekle başlamalı. Bu, İmparatorluğun amaçlarına ulaşmasını maddeten imkânsızlaştırmaya çalışmak anlamına geliyor. Askerlerin savaşmayı reddetmesi, yedek askerlerin hizmet etmemesi, işçilerin gemileri ve uçakları silâhlarla doldurmayı reddetmesi anlamına geliyor. Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde ABD hükümetinin Hint ve Pakistanlı askerleri, kendilerinden sonra etrafı temizlemeleri için Irak'a gönderme planlarını engellememiz anlamına geliyor.

Dünya Sosyal Forumu'nun ve Mumbai Direnişinin ortak kapanış töreninde, Irak'ın yıkımından kâr sağlayan iki büyük şirketi seçmeyi öneriyorum. Aldıkları bütün ihalelerin listesini çıkarabiliriz. Dünyanın her yerinde her ülkesinde ve her şehrinde ofislerinin yerini bulabiliriz. Onları kovalayabiliriz. Onları kapatabiliriz. Geçmiş mücadelelerden ortak deneyimlerimizi ve bilgeliğimizi tek bir hedefe yöneltmemiz meselesi bu. Kazanmayı isteme meselesi.

Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi haksızlığı sürekli kılmaya çalışıyor ve her ne pahasına olursa olsun, kıyamet bile kopsa, Amerikan hegemonyasını yerleştirmeye çalışıyor. Dünya Sosyal Forumu ise adalet ve yaşama hakkı talep ediyor.

Bu sebeplerden dolayı kendimizi savaşta farz etmeliyiz.

diYorum

 

68
Derkenar'da     Google'da   ARA