Patronsuz Medya

Cem Karaca ve Dikenli Tel

Altan Orkun - 12 Şubat 2004  


Bana hiç ölmeyecekmiş gibi geliyordu.

Geçenlerde TV8'deki Müzik Dergisi progamında Teoman'ın Resimdeki Gözyaşları'nı yorumlamasından bahsederek her zamanki büyüklüğüyle, Teoman'ı alkışlıyordu. Kaydettiğim son görüntüleri oldu. Hiç sevmediğim Haluk Levent için de iyi lâflar etmişti zamanında. Ne diyeyim, büyüklüğünden olsa gerek diye düşünmüştüm.

Bana hiç ölmeyecekmiş gibi geliyordu da, aslında son günlerde nerede görsem, nerede izlesem içten içe gitti gidiyor vehametine de kapılıyordum. Bugünlerde sıkça bahsedilen bar programlarının bir kaçını ben de izledim. O yüzden olabilecek her yerden yakalamak, kaydetmek, izlemek, arşivlemek tutkusuyla harekete geçtim.

1978'deki, Selda ile birlikte çıktığı son Türkiye turnesinde geldiği Konya'da kaydettiğim bantı CD'ye aktarmaya çalıştım. Daha sonra çeşitli kanallardan Cem Karaca'nın bir kaç konser kaydına daha ulaştım. Derken, artık piyasada baskısı bulunmayan kırkbeşlik plaklarına ulaştım. Bir kaç yıl önce Harbiye Açıkhava Tiyatrosunda Kurtalan Ekspres ile verdikleri konserin kaydını, bantın izin verdiği ölçüde bilgisayara aktarmak üzereyim. Video kâset arşivimde bir türlü bulamadığım bir televizyon konserini de umarım kısa bir süre içinde bulacağım. Çok sınırlı olsa da değişik kaynaklardaki arayışlarımı sürdürüyorum.

Kısaca kendimden bahsedeyim: 1964'te doğmuş, 1967'de Emrah'ı Aga marka pikaba yerleştirmeyi becermiş bir kişiyim. İstanbul'da yaşıyorum. Yıllardır amatör müzikle uğraşıyorum. 1987 yılında kurduğumuz Dikenli Tel adlı topluluğumuzda uzun yıllar aralarında Cem Karaca bestelerinden Sevdan Beni ve Kız Çocuğu'nun da bulunduğu şarkıları söyledim, gitar çaldım.

Cem Karaca şarkılarını seslendirmek. Müthiş bir deneyimdi benim için. Türkiye'de çıkmış en iyi rock albümü olarak gördüğüm Yoksulluk Kader Olamaz. Şaşırtıcı bir müzikal olgunluk, müthiş bir zekâ ve devrimci bir ürün. Bağlama-türkü formatına alışmış izleyiciyi çarpan, ne oluyor dedirten, tarifi olanaksız bir olgu. Bu yüzden Sevdan Beni uzun süre repertuvarımızda yer aldı. İyi de söyledik, çaldık.

Sonra 1979'da filân Türkiye'de Uğur Dikmen'in hazırladığı, Almanya'ya götürerek Cem Karaca'ya şarkı kaydı için teslim ettiği Hasret albümü. Buradan da Kız Çocuğu'nu seslendirdik. Yakın zaman önce bendeki yıpranmış kâsetten bile daha kötü ses kalitesine sahip CD'si yayınlandı, yine o utanmaz Yavuz Plakçılık tarafından.

1986-1987 yıllarında Yıldız Üniversitesinde bu şarkılar ve kendi bestelerimiz seslendirdiğimizde yer yerinden oynamamıştı ama insanlar Nazım Hikmet'i ananlar olduğunu, Cem Karaca'yı hatırlayanlar olduğunu görmüş ve şaşırmışlardı (sonra başım derde girdi bu çalışmalar yüzünden, ayrı konu).

Cem Karaca ile 1988 yılında tanıştık, Yalova'da sahneyi paylaştık. Organizatörler, sonradan arkadaşımız oldu, Soner Olgun ve Erhan Gündem, baba misafir diyerek Cem Karaca'yı konser öncesi yemeğe filân götürmüşler, bizi izleyemedi. Sonra beraber oturduğumuzda, bizi izleyenlerin olumlu tepkisini gördükten sonra nasıl oldu da kaçırdık sizi benzeri lâflar etmişlerdi. Hele Soner Olgun ne zaman karşılaşsak hâlâ hayıflanır bu konuda.

Dikenli Tel'e gelince, 1993 yılına kadar oldukça aktifti, sonra 2001 yılına kadar bazı özel gösterilerde yer aldı. Bugünlerde aşk eksikliği hisseden arkadaşlar yüzünden yeni bir şeyler üretemiyor.

diYorum

 

74
Derkenar'da     Google'da   ARA