Patronsuz Medya

Acıklı durumlar

Alper Uzun - 19 Ekim 2013  


Hani sen şimdi hayatın en içinde oradan oraya koşturup duruyorsun ya, hani bir de önemli bir adam olmuşsan bu hayatta, ne mutlu sana. Fakat nedense tıpkı rüyadan uyanacağın o an gibi, bir gün bu hayatı da öylece ve olduğu gibi bırakacağın aklına çoğu zaman bile gelmiyor.

Hırsların, kıskançlıkların ve hatta başını döndüren aşk ve zaferlerinle yaşayıp gidiyorsun. 24 saate işlerini sığdıramadığından dert yanıyor, sürekli gelecek için yaşamaktan bugünü çoktan unutuyorsun. Kendine baksan, bakabilsen ve bir de bakınca görüp idrak edebilsen ne kadar ince bir çizgi üzerinde yürüdüğünü fark edeceksin aslında.

Bir çizgi roman karesi var aklımda, uzun zaman önce okuduğum, daha doğrusu çocukken okuduğum. Hiç çıkmadı aklımdan. Yaşlı bir adam var beyazlar giyinmiş, ak sakallı. Koskocaman bir odası var, duvardan yere bağlanmış iplerle dolu. Uzamış tırnakları ile elini iplerin üzerinde gezdiriyor ve ara ara bazılarına daha çok bastırıp koparıyor. Kimi zaman teker teker, kimi zaman bir sürüsünü aynı anda, artık 'canı 'nasıl isterse. 'Can 'demişken, o iplerin her biri de dünyada yaşayan bir canı temsil ediyor. İpler koptukça birilerinin de hayatı kopuyor dünyada. İşte bu yüzden hayatımız pamuk ipliğine bağlıdır diye hikâye bağlanıyor sonunda.

Hayatlarımız hakikaten de bu kadar bağlı mı pamuk ipliğine bilemiyorum ama her şeyin her an ve çok hızlı olabilme ihtimali olan bu dünyada, insanların bu kadar acımasız, kaba ve hayata kör bakabilmeleri en acıklısından bir durum diye düşünüyorum.

Dünyaya herkesin masum hem de çok masum geldiği ve sonrasında tıpkı bir hamurun şekilden şekle girmesi gibi inanılmaz değişimler geçirerek o masumiyetin çok uzaklarına düşmesi de başka bir acıklı durum.

Kısacık hayatlarımızda birbirimizi yormaktan, yıpratmaktan ve hatta yok etmekten çekinmeden yaşarken, sonrasında her şeyi olduğu gibi ortada bırakıp gidecek olmanın bile insanı kötülük yapmaktan alıkoyamaması da gelişmemişliğimizin başka bir acıklı durumudur.

Tüm bu acıklı durumların listesini elbette uzatabilmek mümkün ama şu hayata gelişimiz ve gidişimiz arasında sıkışmış zamanı, hayatın kutsallığını ve her şeyin geçici olduğunu anlayamadan, küçücük şeylerden bile mutlu olabilmeyi umursamadan 'yaşamak' ise tüm bunların içinde beni en çok düşündüreni.

diYorum

 

56
Derkenar'da     Google'da   ARA