Patronsuz Medya

Pis Harry, ne olacak!

Ahmet Büke - 14 Kasım 2003  


"Başımı taştan kalplerinize çarpa çarpa öleceğim…"

Bi sevgilim var, tadı aşureye benziyor. Koklaya koklaya bitiremiyorum. Uyanır uyanmaz ilk işim yanımı yoklamak oluyor. "acaba gitmiş midir?" diye kıpırdıyor içim. Yok tabii. Buz gibi oda. Yastık öbür tarafa düşmüş. Çarşaf dertop olmuş. Harry ayak ucumda simit gibi kıvrılmış uyuyor.

Bi sevgilim var, hayalet mübarek. Geldiğini de gittiğini de anlamıyorum. Her gece ayrı koku sürüyor, "bu" diyor, "aklı kaktüs çiçeği". Bazen memelerinin arasına kırmızı kayrak taşları koyuyor. Güya yılan zehirine bire birmiş.

Harry'i de o musallat etti zaten. Kulaklarının arkası, alnındaki akıtması, ensesi hep gri, yağlı duman renginde.

"Kirli değil be, doğuştan öyle."

Ya ya öyledir. Düştüğüm duruma bak. Üstüne toz düşse iki saat silkelenen adamın yatağında bir tüy torbası. Gözümü açtım mı gelip göğsüme çıkıyor utanmadan. Kıçı burnumda, "gır, gır, gır".

"Bak kapıya koyarsan nah görürsün yüzümü bir daha."

Korkmaz mıyım. Dibim düşüyor. Onsuz ne yaparım ben.

"Tamam ağlama. Aç sırtını şimdi geçecek…"

Dünyanın en güzel kupasını çekiyor. Öpüyor iki omzumu da. Sol tarafım ürperiyor, sağım sıcaklıyor nedense. Koşturuyor beni utanmadan. Ah şu Harry de olmasa. Pis Harry, Kirli Harry.

Bari benim bardağımdan içmese sütü. Gösteriyorum beş kardeşi. Dikleniyor utanmadan. Yıkıyor kaşlarını. Düşürüyor bıyıklarını. Sonunda olacağa bak. Götürüp bırakacağım Şahane Dünya Kasabı'nın önüne. Vallahi yapacağım. Yazdırmıyor iki satır. Anlıyormuş gibi kâğıtlarımın üstüne uzanıyor.

"Aman yazıp duruyorsun da ne sanki. Basan mı var."

Bak öyle konuşuyorsun ya, içim ikiye bölünüyor. Kara bir kuş çarpa çarpa oturuyor üstüme. Tırmandığım duvarlardan sülük gibi kayıyorum. Dünya sırtını dönmüşse ben ne yapayım. ışıkları kapatıp yeniden kuruyorum onu ellerimle. Sıcaksa buzda badem içi koyuyorum önüme. Soğuk vuruyorsa zeytin kütükleri yanan soba kuruyorum. Sacın üstüne gevşeyen mandalina kabukları diziyorum, olmadı hıdırellez güllerini açtırıyorum. Küserken bile yazmak güzel. Osuruk böceği misali bulaşıyor kokusu. Yani çekip çıkarıyor beni susuz kuyulardan. Bak böyle konuşuyorsun ya şeytan diyor "dik parmaklarını birbirine". Öyle bi teyelleyeyim ki kalemi biriken kelimeler gelsin boğsun beni.

"Tamam şaka yaptım. Billâhi yalan. Sen yeter ki yaz. Kuş tutar yine bakarım sana…"

Bi sevgilim var, öykülerimden külâh yapar. Birine çekirdek doldurur, diğerine çöplerini atar. Pencereye tüner. Karanlığa ağlar. Uyur gibi yaparım. Üzülmesin. Yorgundur benim için de. Olsun yine yazarım sabaha. Yazarım da şu Harry olmasa. Sinir oluyorum. Ağzımdan burnumdan giriyor yine dayanamıyorum. Canı istemeyince çakır dikeni gibi dalıyor.

"Sen ona uyma yahu. Canı isteyince sevdirir."

Ya benim canım yok mu. Bana yazık değil mi.

Bi sevgilim bi de onun kedisi var, aynı ikisi de. Ömür törpüsü, kaymaklı ekmek kadayıfı.

diYorum

 

Ahmet Büke neler yazdı?

66
Derkenar'da     Google'da   ARA